Çağdaş edebiyatımızın güçlü kalemlerinden biri olan Mahir Ünsal Eriş, eserlerinde bireylerin içsel çatışmalarını ve kimlik arayışlarını ustalıkla işlerken; karakter derinliği ve psikolojik çözümlemeleriyle dikkat çeker. Dilindeki sadelik, okuyucunun metinle kurduğu bağı güçlendirirken; yerel unsurların evrensel temalarla buluşması, eserlerine zengin bir katman kazandırır. Ayrıca, edebiyat eleştirisi ve yazarlık atölyeleri gibi alanlarda da aktif olarak yer alan Mahir Ünsal Eriş, edebiyatımızda yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda bir düşünce ve sanat insanı olarak da kendini gösterir. Eriş, edebi üretiminde toplumsal meseleleri derinlemesine sorgularken, okuyucularına düşünsel bir yolculuk sunar. Biz de kendisiyle son kitabı üzerine konuştuk.
Münevver, tatilde Koca Hala’ya bırakılacağını öğrendiğinde ne hissediyor? Koca Hala’nın Boşnak kimliği romanın temasıyla nasıl ilişkili?
Ben Güney Marmara’da doğup büyüdüm. Bu bölge, Boşnakların, Pomakların, Arnavutların ve her boydan Çerkeslerin çokça yaşadığı bir yerdir. Böyle bir coğrafyayı anlattığım bir öyküde onları yok saymak, görmezden gelmek pek imkân dahilinde değildi. Dolayısıyla Koca Hala’nın Boşnak kimliği hikâyeye kendiliğinden sızdı diyebilirim.
Münevver’in ebeveynleriyle olan ilişkisi, onun tatil deneyimini nasıl etkiliyor?
Biraz da bu ayrılıkla fark ediyor Münevver, anne babasıyla olan ilişkisinin dinamiklerini ve biçimlerini… Farklı insanlarla çevrelendikçe, o güne kadar dünya sandığı kendi ailesinin gerçekleriyle de yüzleşiyor diyebiliriz.
Münevver’in yeni bir dünyaya uyum süreci hangi aşamalardan geçiyor?
İşte, Tatil Kitabı‘nda bunu anlatmaya çabalıyorum.
Farklı etnik kökenlerin gündelik hayata entegrasyonu ve bunun edebiyat üzerindeki yansımaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gündelik hayattan farklı görmüyorum. Herkes başka türlü doğar. Kiminin dili, etnik ya da cinsel kimliği farklıdır; kiminin dili başkadır, kimi şuna inanır, öbürü buna inanır. Bunlar kimseden tasdik beklemeyen özelliklerdir. Bu farklılıklara toplum hayatının zenginlikleri diyerek, turistik bir mesafeden bakmaktansa; herkesin olduğu gibi yaşama hakkını kabul edip bunun doğallığını sindirmek evladır. Edebiyattaki yansıması da aynen böyledir benim için.
Gurbetçilerin memleket özlemi ve bu durumun toplumsal etkileri nasıl bir paralellik taşıyor?
Gurbetçilerin özledikleri memleketin fiktif, anılara sıkışıp kalmış hayali bir yer olduğunu düşünüyorum. Çünkü hiçbir şey ama hiçbir şey olduğu yerde kalmaz, her şey değişir. Geride bıraktığınız memleket de, onu bırakan gurbetçi de. Bu durumun, yurdunu terk eden kişiyi zihninde muhayyel bir memleket inşa etmeye ittiğini düşünüyorum.
Romanın karakterleri toplumsal bağları nasıl temsil ediyor? Günümüzdeki toplumsal yalnızlaşma ve ötekileşmeyi nasıl değerlendirirsiniz?
Bunun günümüze ait bir şey olduğuna pek inanmıyorum. “Yalnızlık Ömür Boyu” adlı şarkıdan ilhamla, yalnızlık çağlar boyu diyebilirim. İnsan yalnızdır. Toplumsal gerekliliklerle kuşatılmış, ancak her fırsatta ilkel benliğinde saklanan yalnızlık iştahına mağlup olur. Kapitalist toplumun yalnız yaşamı kolaylaştıran bir yanı olduğu muhakkak. Ancak yalnızlığın, ötekileşme ve ötekileştirmenin çağımızın bir hastalığı olduğunu düşünmüyorum.
Kapitalizm ve yalnızlık arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kapitalizm, çekirdek aileyi, uzun ve tercih edilmiş bekârlıkları, yalnız başına kurulan evleri, tek kişilik tatil seçeneklerini, “stüdyo daire”leri mümkün kılan bir düzen. “Aman çocuğuma baksın,” diye anne babanızı yanınızda tutmak zorunda kalmazsınız, size kreş, bakım evi, bakıcı seçenekleri sunar. Yine kapitalizm yüzünden kendi ülkesinde üç kuruşu bir araya getirip evini geçindiremeyen bir Asyalı bakıcıyı alıp evinize koymanızı mümkün kılabilir. Birbirinden cazip tatil seçenekleriyle size, “Üç günlük tatilim var, onu da köyde anneannemle/annemle mi geçireyim?” dedirtebilir. Aileyle, daha geniş aileyle bağlarınızı zayıflatabilme ve hep düşük yoğunluklu tutma opsiyonları sağlayabilir. Bunlar ve daha sayamadığım birçok örnek itibarıyla kapitalizm yalnızlığı epey kolaylaştırabilir. Bir yalnızlık ekonomisi kurma özgürlüğü sunarak sizi şımartabilir.
Yazmanın sizin için anlamı nedir? Yazmak isteyenlere ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Hiçbir öneriyi dikkate almamalarını öneririm. Yazmak, içten dışa bir eylem gibi görünse de aslında dıştan içe bir faaliyetin ürünüdür. Yazmak isteyenlere okumaktan başka bir öneride bulunamam sanırım.