Mikroscope derginin on ikinci sayısında seçtiğimiz öykü Kazuo Ishiguro’dan “Bir Aile Yemeği”.

 

Japon kültüründe bir zamanlar oldukça popüler olan bir aktivite evde fugu balığı pişirmek ve eşi dostu davet etmekti. Fugu balığı hakkında fikir sahibi olmayınca kulağa oldukça sıradan geliyor. Fakat balığın oldukça zehirli olduğunu ve iyi temizlenmezse yiyenleri ızdıraplı bir ölümün beklediğini bilenler için bu bir nevi Rus ruleti. Çünkü zehirden yeterince arındırılıp arındırılmadığını anlamanın balığı yemekten başka bir yolu yok.

 

Savaş sonrası oldukça yaygın olsa da sonraları yasaklanan bu balıktan Bir Aile Yemeği adlı öykünün girişinde detaylı olarak söz ediliyor. Öyküde önemli çünkü ailenin annesinin de iki yıl önce ölmesine neden olmuş. Dağılmış, başka ülkelere başka şehirlere savrulmuş bir Japon ailesiyle birlikteyiz. Geride kalan bir babamız, yetişkin bir erkek oğlumuz ve üniversite çağında bir kızımız var. Samuray geleneğinden gelen anne ve baba belli ki çocuklarını da oldukça katı kurallarla, korkularla yetiştirmiş. Ancak savaş sonrası her şeyin değiştiği gibi gençler de bu değişimden nasibini almış. Büyük olan belli ki ailesini karşısına alarak Amerika’ya gitmiş (hatta annenin sırf bu hayal kırıklığına dayanamadığı için intihar ettiği söyleniyor) ancak ne oraya ait olabilmiş ne de geride bıraktığı evine, kısaca kayıp bir neslin üyesi; küçük olan kız ise biraz daha birey olabilmeyi başarmış, hiç olmazsa evin dışındayken. En azından kendisini suçlu hissettiğini söyleyemeyiz ağabeyi gibi.

 

Öyküde bu üç kişinin bir yemekte buluşmasını okuyoruz. Sofrada bir balık var. Fugu mu? Bilmiyoruz. Olabilir.

 

Her ne kadar içine doğduğumuzdan oldukça farklı bir toplumu anlatıyor olsa da, bir açıdan da bizim için yazılmış, defalarca okunabilecek ve unutulmayacak öykülerden biri olduğu için seçtik Bir Aile Yemeği’ni.

 

Britanya Edebiyatından Öyküler

Hazırlayanlar; Lâle Akalın- Esra Melikoğlu

Notos Kitap – Antoloji