Shirley Jackson’ın 1948’de yazdığı “Piyango” kısa öykü tarihinin en çarpıcı eserlerinden biridir. Okurken zamanın ortaçağ olduğu geçer akıldan ara ara, oysa yazıldığı yıllardaki toplumsal bilinci anlatmakla kalmaz, bugünü de kapsar. Konu öylesine günceldir ki çokça benzerlerini toplum içinde hâlâ bulabiliriz. Hani şu “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dediğimiz onlarca, belki de yüzlerce gelenekten bazıları.

 

Öykünün olumlu çağrışımlara açık adı olsa da, bir o kadar şaşırtıcı, zihin açıcı, etkileyici bir karanlığa doğru ilerlediğini, bu piyangonun tehditkârlığını birkaç paragraf sonra anlarız. Çünkü bolluk ve bereket için her yıl verilen kurbanın seçimini anlatmaktadır. Piyango sadece bir kişiye vurur. Piyango her kime çarptıysa hemen o anda, oracıkta taşlanarak kurban edilecektir. Kara lekeden şans eseri kaçmayı başaranlarsa bir oh çekerek evlerine gider, gündelik hayatlarına dalar ve bir sonraki seneye dek kimse piyango hakkında ne düşünür ne de konuşur. Herkes unutur.

 

Kurban seçilen insanın, içinde uyuyan karanlık tarafı da açığa çıkar. İtiraz etmek ancak aklına gelmişse de, iş işten çoktan geçmiştir. Acı olan da sadece seçilenlerin bunu fark etmesi ve seçimle birlikte de artık itiraz şanslarını kaybettikleridir.

 

Ya kurtulanlar. Onların içinden de şiddet fışkırır. Az önce sohbet ettikleri komşularını hiç sakınmadan taşlayabilecek kadar kötülüğe bulanırlar. Çünkü “toplumun iyiliği” safsatası bunu normal kılar.

 

İşte böylesine vurucu bir eseri seçmemizin nedeni bu. Keşke her okulda okutulsa. Üstünde konuşulsa, tartışılsa. Muhakkak ki sihirli değnek değmiş gibi aydınlık, parıltılı bir ışıkla dokunur her okuyana.

 

Shirley Jackson

Piyango ve Diğer Öyküler

Siren Yayınları

Çeviren: Berrak Göçer