İlk ve ortaöğrenimini Mersin'de yaptı. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde Bilgisayarlı Muhasebe ve Vergi Uygulaması bölümünde öğrenimine devam ederken 2001 yılında kamu kurumunda göreve başladı. Hatay'da 8 yıl çalıştıktan sonra Mersin’e tayin oldu. Halen Mersin’de görev yapmaktadır. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme bölümüyle Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Dr. Korhan Altunyay'ın yaratıcı yazarlık atölyelerine katılarak yazar olabilme yolculuğunu sürdürdü. Yazmanın ve üretmenin tutkusu henüz ilkokul sıralarındayken başladı. Zaman zaman sekteye uğrasa da o günden sonra hiç bitmedi. Zihninin içinde hiç tanımadığı karakterlerin, hiç bilmediği mekânlarda kendisini peşlerinde koşturdukları sürece de bitmeyeceğini hissediyor. Öyküsü ilk defa Mikroscope dergisinde yayımlanmıştır.

Deniz tarafındaki pencerenin yanına giderek uzaktan baktı bitmemiş heykele. “Kaburgalarını iyice belirginleştirmeliyim. Göbeğin çevresinin de biraz çukurlaşması lazım.” Acı bir gülümseme takıldı dudaklarına. “Galiba 21 Mart’a kadar yetiştiremeyeceğim. Buse, gittiğin yerden izliyor musun sevgilim beni?” Atölyenin giriş kapısına giderek oradan da inceledi. “Çaresiz görünmüyor. Başı biraz daha eğik olmalı.” Derin bir nefes alıp umutsuzca bıraktı. Uğraştığı pek çok çalışmanın artık istediği gibi olmamasının tek sebebi yaşadığı acıydı. Dostlarıyla buluştukları bir akşam yemeğindeki sohbette doğallığın daha çekici geldiğini söylediğinde, “Peki burnum” demişti Buse. “Sen ona da karşı çıkmıştın hatırlarsan. Bak, yüzümdeki ifade yumuşadı.” ”Sert halini de seviyordum ben aşkım” diyerek işaret parmağını Buse’nin burnuna bastırdı gülerek. O gün düşmüştü aklına sergiye sıfır beden bir heykel yapmak. Ertesi günün sabahında atölyeye gelirken aldıkları nergisler suyun içinde solmuştu. Eğilip onlara baktı. Dokununca dökülmeye başladı yaprakları. Kurumuş nergislerin yanındaki malzeme kutusundan aldığı aletlerle heykelde değişiklik yaparken rehberinde kayıtlı olmayan bir numara aradı. Karşısındakini ikna etmeye odaklı gayet kibar bir sesti telefondaki. “Merhaba, Selim Bey’le mi görüşüyorum? Afrodit Estetik Merkezi’nden arıyorum. Buse Hanım’a ulaşamadık. İkincil numara olarak sizin telefonunuz kaydedilmiş. Buse Hanım’ın randev…” Kalbin üst kısmındaki kaburgaları zımparalarken telefondan hâlâ ses geliyordu. “Alooo, Selim Bey! Alo, orda mısınız?”