01.04.1985 Merzifon/Amasya doğumluyum. 1990 yılında Yalova’ya taşındım ve eğitim hayatımın tamamı Yalova’da gerçekleşti. Hayat arkadaşım Nevin Hanım ile lise yıllarında başlayan arkadaşlığımızı 2010 yılında evlilik müessesi ile taçlandırdık. 2022 Şubat ayında Yağız Efe ve Onur Ege adında iki(z) evlatlarımız mutluluğumuza mutluluk kattı.On iki yıldır Orhangazi-Bursa’da özel bir şirkette “Üretim Planlama Sorumlusu” olarak çalışmaktayım. 1999 yılı deprem sonrası yaralarımı sarmak için kalemime sarıldım. Yazdıkça kendimi iyi hissettim. Belki bir Sait Faik usta değilim ama yazmasaydım eğer, delirirdim… 2020 yılında çıkan pandemi sürecinde anladım ki; hayat çok kısa, hayallerimizi ertelemek anlamsız. Yaklaşık 20 yıllık birikimim olan şiirlerimi kitaba dönüştürerek, hayallerime erişmek istedim. Henüz vakit varken… 2021 Şubat ayında Ahbap Kitap ile “Kalem Yazmaya Başladı Bir kere” adlı şiir kitabımı çıkarttım. Yine aynı yıl içerisinde Kâğıt Yayın Evi ile “Miras Mektuplar” , “Yolculuk” ve “Aşk” isimli derleme projelerde yer aldım. Ayrıca yine aynı yıl içerisinde Paris Yayın Evi ile “Huzursuz Kelimeler” adlı derleme projede yer aldım. Son olarak Hemera yayınları ile “Günyüzü Edebiyatı” adlı derleme projede yer aldım.

Sabah babamın öksürüğünün sesine uyandım. Yine sigara içiyordu belli ki… Onca yıl maden ocağında çalış, yetmez gibi bir de onca senedir kömürlü bir binada kapıcılık yapıyor. Sığınaktan bozma kapıcı dairesinin iç gıcıklayan demir kapısını kapatırken babam, apartmanın sabah servisine gitmek üzere olduğunu anlamıştım. Hemen yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için lavabonun yolunu tuttum.

Annem yine her zamanki gibi, evlere gündeliğe gitmeden önce kahvaltıyı masaya hazırlayıp işe gitmişti. Bir gün şu kadının hakkını ödeyebileceğim bir an olabilecek mi diye kendimi düşünmeden alıkoyamıyorum… Yetmiyordu, bu hayat pahalılığında yaşamak için çok daha fazlası gerekiyordu. Bizimkisi yaşamak değildi zaten, olsa olsa hayatta kalma mücadelesi… 

Ben mezun olayım diye günde iki evi bile temizlediği oluyordu anacığımın. Her ne olursa olsun, başımı her okşadığındaki yüzüme bakan o melek gözlerindeki ışığı görmek bana huzur veriyordu… Bir iki yudum alıp çıktım evden. Yerin eksi birinci katından zemine doğru mermer desenli merdivenleri adımlarken, her gün kendime aynı cümleleri kuruyordum! Bu kısır döngü içinde, bu zindan benim kaderim olmayacak! 

Bir gün gelecek ve penceresinden içeri güneş giren bir evin içinde annemin duası, babamın gölgesinde huzur bulacağım… Annem gibi sevecek bir kadına, babamın gölgesi gibi çocuklarıma huzur vereceğim bir aile kuracağım…