Ben Cengiz Yakut

Hukuk ve Adalet Herkese Lazım!

Gaziantep ve Kilis'li bir aileye Antakya'da doğdu. İstanbul'da büyüdü. 30 yıldır Amerika'da yaşıyor. Uluslararası İlişkiler lisans eğitimi aldı ama kariyer yolculuğu gazetecilikle başladı. Sırasıyla bankacılık, tekstil, otelcilik, restoran işletmeciliği, perakende sektörlerinde yöneticilik yaptı. Restoran işletti, mektepli şef. Halen Manhattan gökdelenlerini mermerle donatan bir firmada yönetici. Sinema, fotoğraf, şiir, gezmek, yazmak, yüzmek, şarkı söylemek gibi tutkuları var.

“Hiç kimse hukukun üstünde değildir” der bir Amerikan özdeyişi. “Nobody is above the law!”

Siz ne kadar tanımasanız da, hukuk karşısında sorumlusunuzdur. Hukukun çarkları yavaş döner çünkü gerçeğe odaklıdır. Siz gerçeği ne kadar saklasanız da, yok etmeye çalışsanız da, hukukun elleri gerçekleri bulur, gözleri gerçekleri görür, kulakları gerçekleri duyar ve dili gerçekleri söyler, er ya da geç. Türkçede sanki bu olguların özeti bir deyiş vardır: “Allahın bildiğini kuldan saklayamazsın.” 

 

ESKİ BAŞKAN HÂKİM ÖNÜNDE

Eski Amerikan Başkanı Donald Trump’ın bu deyişten haberi yoktur elbet. O, Amerikan özdeyişini duymuştur belki ama hiç tınmamıştır yaşamı boyunca. İşte bu hukuk tanımaz diktatoryel eski devlet başkanı, hukukun önünde diz çökmek zorunda kaldı 7 Nisan günü New York’ta. 

İddianamenin detayına girmeden önce gelin kendisine “The Donald” (eşi benzeri olmayan manasında) dedirten şu kadın düşkünü Trump’ın, kalpazan işadamlığından devlet başkanlığına yükselişine bir göz atalım.

Dedesi, Almanya’da genelev işletmeciliği yaparmış Amerika’ya göç etmeden önce. Yirmili yaşlarında babasının hediye ettiği 1 milyon dolar (bugünkü değerlemeyle 200 milyon dolar) ile yaşama 3-0 galip başlamış. İşler her kesat gittiğinde iflas ediverirmiş. Bunu resmen üç kez yapmış. İflas, Amerika’da alacaklıları durduran en büyük kalkan. “Parmağımdaki şu alyanstan başka hiçbir şeyim yok” diyecek duruma da düşmemiş hiç. Hileli iflas ettiği öne sürülmüş ama kanıtlanamamış. Üç evlililiğinden beş çocuğu olmuş. Bunlardan biri “Öyle güzel bir kadın ki babası olmasam onunla çıkardım” dediği öz kızı Ivanka. Her iflasta finansal açıdan biraz daha semirerek yoluna devam etmiş The Donald. Binlerce kere dava edilmesine ve o kadar hile ve fesada karışmış olmasına rağmen hiç mahkûm olmamış Trump. Neden? 

Milyar dolarları bulan varlığına karşın, pek vergi vermediği de bilinir The Donald’ın. Herkesin vergi kayıtları didik didik edilirken, o Amerika’nın bir “hukuk devleti” olmasından ve bireye sunulan “kişisel hak ve özgürlükler”den sonuna kadar yararlanmış. İşin aslı ona bu cesareti veren, etrafına toplayıp beslediği kafadar ve işbitirici avukatlar ordusuydu. 

 

TRUMP’IN İKİZİ!

2014 yılında Cumhuriyetçi Parti’den başkan aday adayı olduğunu açıkladığında New York Times gazetesinde “Yayın Kurulu” imzasıyla bir uyarı makalesi yayımlanıyordu baş sayfanın sağ tarafında, boydan boya. NYT diyordu ki o yazıda, “Donald Trump kural tanımazlığıyla Amerikan demokrasisi için bir tehlikedir…… Adaylığı demokratik yollardan durdurulmalıdır……. Trump başkanlığındaki Amerika’nın nasıl olacağını merak eden Erdoğan’ın Türkiyesi’ne ve demokrasisine gitsin baksın…… Trump, Erdoğan’ın doğumda ayrılmış ikizi gibidir……” 

2016’da Cumhuriyetçi Parti adaylığını kazanan Trump, çalkantılı ve olaylı bir kampanyanın ardından yine olaylı bir şekilde seçimi kazanarak başkan seçildi. Seçim öncesi dönemde Rusların, sosyal medya manipülasyonu ile seçimin sonucunu etkilemeleri FBI ve meclis komisyonu soruşturmalarına konu oldu. Trump’ın seçim zaferinin Kremlin’de de coşkuyla kutlandığı biliniyor. Ne alaka demeyin. Trump’ın geçmişteki iş seyahatlerinde kaldığı Moskova’nın lüks otellerinde, Rus dilberlerle yaşadığı seks alemlerinin görüntü kayıtları olduğu söylentiden ibaret midir bilinmez ama başkan olarak ilk ziyaretinde tercüman aracılığıyla bir saat görüştüğü Putin’i “kanka” ilan ettiği doğrudur. Ardından, Kuzey Kore ziyaretini “asrın zirvesi” ve nükleer silahsızlanma miladı ilan edip üç ay sonra Pentagon Durum Odası’ndan Kim Jong-un’un nükleer füze denemelerini de izlemişti.

 

YALAN MAKİNESİ EKONOMİST!

Sonra ucuz Çin mallarına savaş açıp Çin’e koyduğu kotalar ve ek vergilerle Amerikan ekonomisini birkaç yüz milyar zarara soktu. Corona pandemisi başlangıcında istediği 200 milyon dolar ek bütçe talebi, Demokrat Kongre çoğunluğu tarafından yetersiz görülerek 2 trilyon dolara yükseltilmişti. O da yetmemiş ve daha sonra 2,5 trilyon dolarlık ek bütçe onaylanmıştı Trump’ın ardından. Washington Post’un özel olarak kurduğu ekip, Trump’ın başkanlığı dönemindeki konuşma ve beyanlarını kayda alarak, olağan bir günde ortalama 17.8 yalan söylediğini tespit etmişti. Örnekleri ve kanıtlarıyla da yayımlamıştı. Şaka gibi ama şaka değil!

Beyaz Saray’dan gidişi de gelişi gibi olaylı olmuştu. “Seçimde hile var!” feryatları dayanaksız çıkınca, devir teslim ve yemin töreninden sonra partizanları, Trump’ın teşvikiyle, Joe Biden’ın başkanlığının onaylanacağı kongre oturumu sırasında Capitol binasını işgal ederek yönetime el koymaya kalkışmıştı. Ama Donald Trump, namı diğer The Donald, 7 Nisan’da yargıç önüne başkanlığı öncesinde işlediği “adi suç”lardan dolayı çıktı.

 

SABIKA DEFTERİ KABARIK

Avukatlar ordusunun tüm çabalarına karşın, beş yıldır süren New York Eyaleti Yüce Divan (Grand Jury) soruşturması sonucunda 34 ayrı suçu, usulen ve esasen yargılanmasına uygun bulundu. Ya teslim olacaktı ya da polis zoruyla tutuklanarak getirilecekti mahkemeye. Beş yıldır tanımadığı ve hiçbir ifade ve belge talebine karşılık vermediği Güney New York Savcılığı’nın emriyle geldi teslim olmaya Donald Trump. Tutuklu ya da tutuksuz yargılanması, o tanımadığı hâkimin inisiyatifindeydi. İddianame ağır suç içermediği için, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Suç işleyen her vatandaşın çıktığı yargıcın önünde, sade vatandaş gibi yargılanmasına başlanabilirdi artık. 

Neydi iddianamedeki suçlamalar? Trump, 2016’daki adaylığı kesinleşmeden, eskiden parayla ilişki kurduğu bir Playboy modeli eskorta, şimdi hapiste olan avukatı David Cohen eliyle ve mali kayıtları da yasadışı yöntemlerle gizleyecek şekilde “sus parası” vermek, şirket kayıtlarında sahtekârlık ve bu yolla kampanyasına yarar sağlamakla suçlanıyor. Ve bu işlemleri sürekli tekrarladığı için de 34 ayrı suçtan yargılanacak.

Trump hakkında Kongre’de kurulan özel komisyonda, seçim yenilgisinin ardından partizanlarını isyana ve Kongre’nin işgaline teşvik ve yönetime el koyma kalkışmasıyla ilgili soruşturma ise hâlâ devam ediyor. Deliller yeterli ve suçlar sabit görülürse Trump, Kongre’de Yüce Divan’da yargılanacak. Suç listesinde başkanlığı döneminde devlete ait kutular dolusu “gizli” belgeyi Florida’daki malikânesinde saklamak, soruşturmayı ve adaleti engellemek, kampanya bağış yasasını ihlal etmek, yalan beyan ve vergi kaçırmak suçlarından çeşitli mahkemelerde çok sayıda dava soruşturması da sürdürülüyor. Henüz sakladığı “gizli” belgelerin, başkanlık dönemine ait ne gibi suçlar içerdiğine dair bir inceleme yapılamadı. Bu da soruşturmanın sonraki aşamasında ortaya çıkacak. Trump, bir avukat ordusuyla tüm soruşturmaları yavaşlatarak ve sürekli itirazlarla durdurmaya çalışıyor ve kendisinden talep edilen belge ve bilgiyi yetkililerle paylaşmayı da reddediyor.

 

ADALETTEN KAÇILMIYOR

Eski Başkan The Donald, ABD’de tutuklanan ilk başkan değil. Bundan 150 yıl önce Başkan Ulysses S. Grant (hem de görevde iken) Beyaz Saray yakınında hızlı at arabası kullanırken tutuklanmış ve yargılanmıştı. Amerika’da alkollü araç kullanan senatörler, değerli hediye kabul eden (seçilmiş) eyalet valileri ve politikacılar, çıkar çatışmasına düşen emniyet müdürleri, hâkimler, vergi kaçıran milyarderler böyle adi suç işlediklerinde yargının elinden kurtulamıyor pek. Adalet ağır işliyor, davalar yıllarca sürüyor ama eninde sonunda gerçek ortaya çıkıyor ve adalet yerini buluyor. Çünkü paranın neredeyse her şeyi satın alabildiği bu azgın kapitalist ülkede dahi, HİÇ KİMSE HUKUKUN ÜSTÜNDE DEĞİL! Darısı başımıza.