25 Ocak 1997’de, Kastamonu ilinin Çatalzeytin ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Çatalzeytin’de, orta öğrenimini Karabük’te tamamlayan Karacan, 2020 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Hâlen, Kastamonu Barosu’na kayıtlı olarak, serbest avukatlık yapmaktadır. Şiirleri ve yazıları çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlandı. İlk kitabı Yağmuru Gözlerinde Sevdim 2013 yılında, ikinci kitabı Bırak Kalsın Küllerimiz 2017 yılında yayınlandı. “Kırık Kadeh” isimli şiiriyle 2015 Raşit Kara Şiir Ödülü’ne layık görüldü. KE Dergisi’ndeki Yayın Kurulu Üyeliği’ne hâlen devam etmektedir.

On üç, on dört yaşlarımda olmalıyım. Uzun süre ses kaydı yapabilen telefonların yeni çıktığı, daha doğrusu, evimize yeni girdiği zamanlar… Âşığım ya, ufak tefek şiirimsiler yazıyorum günlüğüme, sonra onları telefona okuyup kendimi dinliyorum ağlamaklı. Bizimkilerden utandığım için de, dinler dinlemez siliyorum kayıtları. Siliyorum çünkü telefon babamın.

Şimdi hiçbiri yoksa da o yazdıklarımın, telefon hurdalık, günlüğüm kayıpsa da, içlerinden bir dize hâlâ hatırımdadır. Hâlâ hatırlar hatırlar gülümserim o dizeyi. Saygısızlık olacak belki ama siteminde Attilâ İlhan’ın sitemini bulurum, hani o “Üçüncü Şahsın Şiiri”ni yazarkenki… Neye ya da kime o kadar sitemli idiysem artık, dize şu: “Üç kişi fazla bir aşka.”

Üç kişiyi bir aşka bugün de fazla bulurum ama kaç kişiliktir aşk, hâlâ bilmem. Yılmaz Odabaşı’na göre “aşk tek kişiliktir; ikinci kişiye bilet yoktur.” Bir başka ustamıza, Ataol Behramoğlu’na göre ise “Ölümdür yaşanan tek başına, / Aşk iki kişiliktir.” Altay Öktem’e kulak verilirse, aşkın tek kişilik, üç kişilik ve hatta çok kişilik bile olabileceği ama asla iki kişilik olamayacağı duyulur ondan. Kaan Eminoğlu ise “Bilmiyorum” der, “neden ama neden / Yanılmış Behramoğlu, Odabaşı ve Öktem / Aşk dört kişiliktir”, aman ya Rab…

Konuyu basit bir eşitsizlikle geçiştirmiş biri olarak tartışmayı ancak şöyle bağlayabilirim: Aşkın kaç kişilik olduğu konusunda bir şey söyleyemem ama kişiliği bozduğuna dair yemin edebilirim.