1974, Ankara doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden 1997 yılında, İstanbul Üniversitesi İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünden ise 2018’de mezun oldu. Yüksek lisansını Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında yaptı. İngiltere, İspanya ve Arjantin’deki çeşitli dil okullarında eğitim aldı. 2017 yılında Cambridge Üniversitesi’ne giderek İngiliz edebiyatının farklı dönemleriyle ilgili derslere katıldı. Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından düzenlenen editörlük, düzeltmenlik ve lektörlük programlarını tamamladı. 2001’den beri öğretim görevlisi olduğu Marmara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’ndaki görevini sürdürmektedir. Kendisi aynı zamanda üç Javier Cercas romanına emek vermiş, çiçeği burnunda bir çeviri editörüdür.

 

“İstanbul’daki begonviller de soğuktan etkilenip kuruyor artık”

 

– Bize kendinizden biraz bahseder misiniz, Emin Bey?

– 1951 yılında Malatya’da doğdum. Tarım Meslek Lisesi’nden mezun olduktan sonra, iki yıl da Anadolu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Tarım Teknikerlik bölümünde okudum. Liseden mezun olur olmaz, 1971’de, Tarım Bakanlığı’nda mesleğe başladım. Tarımsal üretim ve uygulamayla peyzaj çalışmaları yaptım. Malatya, Kahramanmaraş ve İstanbul gibi farklı şehirlerde çalıştım.

 

– Mesleğinizin sevdiğiniz yanları ve zorlukları nelerdir?

– Mesleğim bana hiç zor gelmiyor. Açık alanda bitkilerle uğraşmak, bitkilerle ilgili bilgi aktarımı yapmak ve destek vermek çok keyifli. Her iş gibi, benim işim de zaman zaman yorucu olabiliyor tabii ancak kolay motive oluyorsunuz. Örneğin, çim ekiminden sonra bazen mantar hastalığı oluşabiliyor. İşte bu durum zorluyor bizi çünkü mantar, o alanı neredeyse yüzde 20 tahrip ediyor.

 

– Şu an İstanbul’da çalıştığınıza göre, bu şehirle ilgili bir soru sorayım size şimdi: İstanbul’daki evlerde balkon bulmak zor artık. Kalan tek tük balkon da iyice küçüldü. Apartmanların bahçeleri de öyle çok büyük değil. Bu durum sizin işinizi etkiledi mi?

– Biraz etkiledi tabii ama ücret kaybımız olmadı. Yeni binalarda teraslar var şimdi. Peyzaj uygulamalarını artık bu teraslarda ve apartman bahçelerinde yapıyoruz. Görselliğe eskisinden daha çok önem veriliyor. Bizim çalıştığımız apartmanların sakinleri de gayet bilinçli insanlar.

 

– Bir bitki olarak dünyaya gelseydiniz ne olmak isterdiniz ve niçin?

– Hububat! Buğday ya da mısır fark etmez çünkü ana beslenme öğeleridir bunlar.

 

– Küresel ısınmanın etkilerini kendi mesleğinizde nasıl hissediyorsunuz?

– Çim tohumlarının son yıllarda kuruduğunu fark ediyorum. Çınar ağaçları da böceklenmeden dolayı kuruyor. Kene de eskiye göre daha çok arttı sanki. Bir de begonviller… İstanbul’daki begonviller de soğuktan etkilenip kuruyor artık.

 

– Bahçıvanlıktaki temel amaç nedir?

– Bizim öncelikli amacımız ön korumadır. Bitkilerin hepsi hastalanabilir. İşte bu yüzden, mantar veya böcek ilaçları gibi, iyileştirici ilaçlar kullanırız.

 

– Evinde bitkileri olmasını isteyen ama buna harcayacak çok parası olmayan bir kişiye neler önerirsiniz?

– İstanbul için ortanca harika bir seçim olur, zahmetsizdir çünkü. Çok da çiçek verir ortanca ama biraz fazla su ister. Taflanı da öneririm. Begonvil ise, dediğim gibi, iklim değişikliği yüzünden kışın kuruyor artık.

 

– Bir bahçıvanın, mutlaka sahip olması gereken aletleri hangileridir? Mutfak şeflerinin bıçakları gibi, bahçıvanların da kendilerine özgü, kişisel aletleri var mıdır, mesela?

– Tabii ki var. Bizim olmazsa olmaz aletlerimiz, bağ budama makasıyla çim ve çit budama makasıdır. Küreği, çapayı, tırmığı ve ilaçlama yapabilmemiz için de ilaç pülverizatörünü unutmamak gerek.

 

– Daha önce hiç görmediğiniz bir bitki ile karşılaştığınızda onun gövdesine, yapraklarına ve çiçeklerine bakarak ne tür bakım gerekeceğini, o bitkinin ışık sevip sevmediğini ve ne sıklıkla sulanmaya ihtiyaç duyduğunu anlayabiliyor musunuz?

– Bitkiyi görür görmez bunu anlayamayız tabii. Bitki hakkında hemen yorum yapmak yanıltıcı olabilir; biraz süre gerekir. Bölgeye uyum sağladığını zaman geçince anlarız yani. Bulunduğu yerde bir bitki eğer çoğalıp gelişmişse yerine uyum sağlamış demektir ki bu son derece önemlidir.

 

– Son sorum da şu olacak, Emin Bey: Sizce kaç yaşına kadar yapılabilir bu meslek?

– Bizim mesleğimiz doktorluk gibidir, Çiğdem Hanım. İkisinde de yaş sınırı olmaz. Tarım hizmetlerinde emeklilik diye bir şey yoktur. Para için çalışmak istemiyorsan, en azından kendi balkonunda çalışırsın yani. Çok keyiflidir bahçıvanlık, çok… (Gülümsüyor.)

 

– Ağzınıza sağlık, Emin Bey… Verdiğiniz tüm bilgiler için teşekkürler…