Piyanist. Türkiye’deki lisans eğitiminden sonra İngiltere ve Fransa’da lisansüstü eğitimlerini tamamladı. Birçok yarışmada derecesi olan sanatçının, üç albüm çalışması bulunmakta ve ulusal/uluslararası birçok festivalde hem solo hem de dünyaca ünlü müzisyenler ile paylaştığı oda müziği konserleri devam etmektedir. Doktor öğretim üyesi olarak MSGSÜ’de piyano ve oda müziği dallarında eğitim veren sanatçının, günlük yaşama dair gözlemlerini esprili bir dille kaleme aldığı yazıları bulunmaktadır.

Aile tatilleri her ne kadar aileyi birleştiren, sevgi yumağı yapan bir olay gibi gözükse de tam bir stratejik savaştır. Olay tatil planı “nereye gidilecek, nasıl gidilecek, kaç gün kalınacak”la başlar ve aile babasının altın vuruşu olan “kaçta tatile çıkılacak” kararıyla tepe noktasına ulaşır. Babaların tümünün sanki gizli bir dernek kurup bulduğu, şifreli olduğundan şüphelendiğim “Tekerlek 05.00’te dönecek!” cümlesi annelerin ve çocukların korkulu rüyasıdır. Burada insanın sorguladığı iki detay vardır.

1- Neden 05.00?

2- Neden “Motor çalışacak!” değil de “Tekerlek dönecek!”?

Zannedersin tekerleği evin babası icat etti de gün ışımadan, buluşunu kimse görmeden denemek istiyor. Babaların “Az eşya alın!” kod adlı ikinci vurucu cümlesi hemen sabah 05.00 çıkışının üstüne gelince anneler, stratejik hamlelerini yapmaya koyulurlar. Bir kadın bünyesinde ters tepki yaratan “Az eşya al!” cümlesi sanki kıtlık varmış, savaş çıkacakmış da ne var ne yok depolamalı veya “her şeyi bir daha dönmeyecekmişçesine yanımıza almalıyız!” endişesine dönüşür ve kadın planını yapar.

Kargaların bile üşendiği 05.00’teki çıkışı bahane ederek anne, babayı uyumaya gönderir. Baba sabah Boeing uçuracak edasıyla yatağa gidip dinlenme moduna geçtiği sırada kadın, görsel kandırmaca olan üç küçük bavulu kapının önüne bırakır ve sabah 05.00’e kadar ne var ne yok almaya, toplamaya başlar! Bir annenin en büyük yardımcısı, dava arkadaşı naylon torbadır. Tek olumsuz yanı hışırdamasıdır, o da kadının maharetli yumuşak hareketleriyle aza indirgenebilir. Kadın onlarca küçük torba hazırladıktan sonra onları göz önünden uzak bir köşeye gizler. Artık tekerleğin dönme saati gelmiştir ve baba uyanır, kapıdaki o üç bavulu alıp arabayı hazırlamak üzere aşağı iner. Anne artık zaman kazanmıştır çünkü baba bavulları bagaja en iyi şekilde yerleştirmeye çalışırken kadın yukarıda topladığı torba ve çantaları sıraya dizer. Günün tam aydınlanmamış olması kadının en büyük avantajıdır aslında, karanlıkta torbaları gizlice arabaya sıkıştırabilir. Burada çocuklar önemli rol oynar. Anne ellerine iki üç çanta tutuşturur ve “Siz zaten yatacaksınız, bu çantalar ayağınızın altında dursun veya bunları yastık yaparsınız,” diye ikna etmeye çalışır. Çocuklar zaten ayılamadığı için her şeye “He!” der ve aşağıya iniş başlar.

Baba hâlâ tetris oynar gibi üç bavulu indir kaldır, şekilden şekile sokmaktadır. Anneyi torbalarla görünce ilk küçük tartışma gerçekleşir. Sabahın körü olduğu için kısık sesle bağırılır, anne avantajlıdır. “Kapattım artık kapıyı, ayrıca ne nerede bilmiyorum!” kartını oynar ve baba ilk etabı kaybeder. Anne sabaha kadar torba topladığı için yorgun düşmüştür ve biner binmez uykuya dalar. Çocuklar arkada, anne önde uyurken baba tekerleğini mutlu mutlu döndürür. Nedense babalar yolda durmak istemez, çişin gelmesi bile babanın hızını keser, “Bir an önce gidelim,” modundadır. Yahu bir çiş yapılsa, bir şey içilse ne ev kaçacak ne tatil ama babaların durmak istememesinin içinde gizli başka bir neden vardır: OUTLET! Baba bu sefer annenin uyuması avantajı ile gayet sessiz ve sakin, tehlikeli bölgeden usulca geçmeye çalışır. Anne outlet bölgesine yaklaşırken kurulmuş saat gibi uyanır, çayı ve çişi bahane eder, tekerleği bir süre için durdurur. Daha tehlikelisi yazlığa gidenlerde yaşanır ki bu, arkadaki çocuklar için zor zamanlardır. Uyanan anne, kıtlık korkusunu hâlâ yenememiş şekilde yolda gördüğü her şeyi arka koltuğun altına dizer. “Aaa soğan, aaa patates, domates, ceviz, şeftali, manda yoğurdu, Karamürsel sepeti ve tatlının üstüne konan nane yaprağı” tadındaki yolculuğu KARPUZ taçlandırır! Çocuklar ayaklarını sarkıtamayıp dizleri kulak seviyesine gelince anne durması gerektiğini anlar ve alışveriş karpuzla biter.

Artık yolculuk sonlanmıştır. Eşyaların taşınması olayı tüm aile için bir stres kaynağıdır. Kadın stratejik büyük hamleyi “Çocuklar denize kaçmasın!” diye, mayoları bavulun en dibine gömerek yapmıştır. Çocuklar mayoyu eşeleyip bulana kadar anne istediği her türlü taşıma ve yerleştirme hizmetini alabileceğini bildiği için gönlü rahattır.

Baba arabayı durdurur, yolculuk tamamlanmıştır, anneye döner: “Hadi anahtarı ver.”

“SEN ALMADIN MI???”