Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunudur. Yüksek lisans eğitimini Üsküdar Üniversitesinde Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde tamamlamıştır. Mastercamp Akademiden Yazarlık eğitimi almış. HarvardX Antik Dünya Edebiyatı modülünü başarı ile tamamlamıştır. Ayrıca iletişim teknikleri ve etkin iletişim eğitimleri bulunmaktadır. 2005 yılından itibaren Bankacılık sektöründe başladığı kurumsal çalışma hayatına Otomotiv sektöründe devam etmektedir. Bunun yansıra 2007-2010 yılları arasında Doğu Anadolu Bölgesinde dağıtımı yapılan Aylık Siyasi Gazete yayınlamıştır. 2014 yılından itibaren başladığı bir web Haber Portalı’nın Genel Yayın Yönetmenliğini yürütmektedir. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında bir kadın dayanışması hareketi olarak yayınlanan iki kitap seçkisinde öyküleri ile bulunmuş. Hazırlık aşamasında da aktif rol almıştır. Felsefe ve Davranış Bilimlerine ilgi duymaktadır. Psikoloji okuryazarlığı eğitimi almıştır. Davranış Bilimleri araştırmalarını ağırlıklı olarak Psikoloji disiplini üzerinden yapmakta ve çalışmaları neticesinde yazmış olduğu yayınlanmış kısa öyküleri bulunmaktadır.

“Yeni baştan başlarız. Ama başlanmaz ki! Ancak yeni doğan bir bebek baştan başlayabilir. Sen, ben, biz artık geçmiş zamanız. Bir anlık öfke binlerce sahne, oyuz biz. Bu toprak, bu kırmızı topraklar biziz. Sel yılları, kuraklık yılları, toz yılları biziz. Baştan başlayamayız.”

John Steinbeck’in ezberimde kalan bir sürü cümlesinden yalnızca biri. Ne zaman aklıma gelse hak vermekle tersini iddia etmek arasında sıkışır kalırım. Hikâyesini unuturum. Kişisel buhranımın şiddetine kapılırım. Anımsamama neden olan her ne ise hak vermemin temel ölçütü de o olur.

Sanıyorum bu sıralar çok fazla cümle ile yaşıyorum.

Üşüşen cümleler seremonisi…

Hepsi birbirinden parlak, söylendiği ya da yazıldığı günden itibaren milyonlarca insanı büyülemiş, böylesi bir daha nasıl söylenebilir ki diye düşündüğümüz türden cümleler. Kimi sırılsıklam âşık, kiminin hırstan gözü dönmüş, kimi düşüne düşüne ölmüş ama o veya bu şekilde birilerine bir yerlerden dokunmuş yüzlerce cümle. Sıralı, ilişkili, tamamlayıcı, kati… Ben tek. Bu çok fazla şey… yani yorucu.

Zaten 21. yüzyıl insanı olmak yeterince zor ve telaşlı. Gürültülü de elbette. Karmaşık bir melodisi var. Birbirine karışan izleri gizleyen bir melodi. Hangi enstrüman ile çalınmakta olduğu kestirilemeyen, kestirilmesi de istenmeyen. Ölen gerçeğin, kaza namazı ile apar topar defnedilip, kalanlarla mutlu olacağımızın vaat edildiği bir çağ.

Yeniden başlamanın tam zamanı. Öyle ya şimdi hepimiz birer bebek gibiyiz. Her deneyim bir ilk. Sel yılları, kuraklık yılları, toz yılları artık biz değiliz. Ne sıcağın kavurduğu ne soğuğun kestiği tenimiz aynı ten. Ne de kalbimiz acıdan duracak kadar duyarlı. Yeniyiz biz ve yalancı.

Bir hastane bahçesinde, bir otobüs durağında, bir kaldırım kenarında en iyi oyununu sergileyen çaresizler. Dilsiz gerçeğin naifliğinden aldığı cesaretle azdıkça azan doyumsuzlar. En iyi bilenler, en çok duyanlar, en güzeller, en akıllılar bir de sonsuza kadar susmak zorunda kalacak olanlar.

Cömertçe savurduğum cümlelerin zorbalığına bakın. Kimim ki ben? Onlardan biri mi? Diğerleri mi?

Nerede kıyamet kopsa elinde körükle koşan bir fanatik? Acaba demeye bile hali kalmamış bir üşengeç? Duyularını yalnızca haz için kullanan bir arsız? Bir tuğla da ben koyayım demeyen bir tembel? Ekmeğini hâlâ bölüşen bir aptal? Hâlâ bir çocuğun saçını okşamak isteyen bir duygusal? Yardım etmenin mutluluk getireceğini zanneden bir zayıf? Hâlâ bir yolu olabileceğini düşünen bir savaşçı?

Hangisi?

Ben: NH007-1108  

Yeni insan.

Nedensellik, yapılabilirlik, yanılabilirlik gibi sorunsalları olmayan. Doğum için bir rahme, konuşmak için bir dile ve hatta duyulara bile ihtiyaç duymayan. Hep hemfikir, kendi krallığı karşılığında cennetten ayrılmış ama o krallığı hiç bulamamış olan. Dile kolay ama kalbime zor söylemesi. İkna edilmişler ordusunun ferdi ben. Henüz değilse de yakında. Sen gibi, siz ve biz gibi. Baştan sona iyi bir keşif, şimdilik yarı iletken.

Reddedişler geliyor kulağıma. Umutlanıyorum. Dönüştüğümüz şeyden dönüşler hayal ediyorum. Cesaretle omuzlanmış renkler, farklı farklı cümleler, kişisel yanılmışlığın bütünün iyiliğinde hafifleyişini izlemek istiyorum.

Neden olmasın?

İbret anlayan için vardır. Tesadüf olsa olsa tesellidir.

Aslolan nedenlerdir. Az önce doğdum ve sordum. Neden? Birden yeşile çaldı kurumuş topraklar. Birileri cevaplarla sular taşıdı. Sürüm hatası, seri bozuldu. Yedi zaman üzeri, yedi kapı açıldı. Ben girdim. Diğerlerini bekliyorum…