Gözlerime bak ey insan.
Ben kaç kez vurulmuşum, yüreğim delik deşik.
Bu kabuk bağlamayan yaram, dil yarasıdır.
Bu kan sızan dudaklarımda, densiz dudakların dişleri vardır.
Hiç gelmeyenlerin gidişleri;
Sinemin orta yerinde recim taşları vardır.
Güle dönemez miydin?
Gözlerime bak ey insan.
İnsanı aradım insan içinde.
Düşeni kaldırsın, yarayı sarsın sardırsın
Yolcuya mihmandar olup menzile vardırsın
Aşk olsun işi.
Aşka kıyam etsin.
İnsan, ey insan
Sen neden Kıyametsin
Neden ateşsin
Küle dönemez miydin?
Ey insan; ekmek kadar, su kadar
Gülüşüne muhtacım senin.
Sırtıma dokunan ele;
Aşk ile çalınan güle;
Bizi Kaf Dağı’nın ardına savuracak bir yele muhtacım.
Kaçırma yüreğini benden.
Bir sabah selamını esirgeme.
Gölgeni getirecek gölgeme;
Yele dönemez miydin?
Yüreğime dokun ey insan, bir kelebek kanadı gibi.
Ve vazgeçme sevdalarından;
Derviş Yunus’un inadı gibi.
Sözün aşk olsun, işinde aşk olsun, içinde aşk olsun.
Cümle yürek dülgerinin sanatı gibi.
Sevdayı sırtlanan;
Dile döndüremez miydin?
Söz var paslı bıçak.
Saplandı saplanacak.
Söz var, hışımla gerilen yayın attığı zehirli ok.
Yüreğim hedef tahtası ve hedefi şaşıran yok.
Herkes mi usta, herkes mi isabet buyurur.
Söz var ey insan, çatlamış dudaklarıma su
Söz var insan, aç karnımı doyurur.
Söz var Zülfikar.
Söz var Ali. Söz var Muhammet
Ve söz var muhabbet.
Bala dönemez miydin?
Tart insan.
Sözünü tart, özünü tart muhabbet terazisinde.
Ne bir eksik olsun, ne de bir fazla.
Ört insan
Açığımı ört.
Nefsimi tuzla.
Dürt insan
Nevm-i gafletten uyandır beni.
Ne ateşle imtihanım olsun ne de ayazla.
Lokman sensin ey insan.
Onmamış yaraların merhemini sen bilirsin.
Sen yazarsın, sen sürersin.
Hızır sensin, sen yetişirsin dara düşenlerin;
Hüzünle pişenlerin;
Yıkılıp göçenlerin imdadına…
Ne olur incitme insan, Yunus’un aşkına.
Hünkar Hacı Beştaş adına.
Hâlâ dönemez miydin?