1968 yılında Trabzon’da doğmuştur. Yedi yaşından beri ailesinin de desteği ile çok iyi bir okurdur. 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olmuştur. Evli ve iki çocuk sahibidir. En büyük ilgi alanı, kariyeri boyunca hep daha çok zaman ayırmak istediği edebiyattır.

Amerikalı yazar Herman Melville’in kitapları, yazarın ölümünden yıllar sonra ünlü oldu. “Moby Dick” de bu romanlardan biri. Roman, bir intikamı anlatır bize. On dokuzuncu yüzyılda geçen hikâyede, yağları aydınlanmakta kullanılan balinaların peşine düşen denizciler anlatılmaktadır. Kaptan Ahab ise sakat kalmasına sebep olan büyük beyaz balina Moby Dick’in peşindedir. İntikam duygusu onu öyle ele geçirmiştir ki kendisinin ve gemideki diğer denizcilerin felaketine yol açacaktır.

Bu amansız maceradan kurtulan tek denizci, Ishmael’di. Oyun da romanla aynı cümleyle başlar: “Ishmael deyin bana.’’ Romanı Sebastian Armesto senaryoya dönüştürmüş. İBB Şehir Tiyatroları’nın bu sezonki oyun listesinde yer alan “Moby Dick”in yönetmeni ise Seza Güneş.

Bir gemide geçen macera, tiyatro sahnesinde nasıl oynanabilir diyorsanız, bu oyunu izlemenizi öneririm. Oyuncuların inanılmaz enerjileri oyunu dinamik tutarken, bir yandan da ses ve ışık efektleriyle büyüleniyoruz. Gemi kasırgaya yakalandığında yüreğimiz ağzımıza geliyor, balinalara atılan zıpkınları sanki gözlerimizle görüyoruz. 60 dakika boyunca, okyanusun üzerindeki gemiyi ve içindekileri izlediğimizden kuşkumuz olmuyor.

Kaptan Ahab, ikinci kaptanın bütün itirazlarına ve seferde karşılaştıkları diğer kaptanların uyarılarına rağmen, intikam yolculuğundan vazgeçmeyecek. Elini aynı balinaya kaptırmış bir diğer kaptanın ona dediği “O yalnızca içgüdüleriyle kendini korumaya çalışan bir hayvandı’’ sözü de ona etki etmeyecek. Mürettebatından bazılarını denizde kaybetmiş, başka bir kaptanın yardım isteğini de geri çevirecek. Zavallı kaptan ona, denizcilerden birinin oğlu olduğunu ağlayarak söylese bile. Moby Dick’i elinden kaçıracağı kuşkusu yüzünden, dönüp de yardım etmeyecek. O kaptan oğlunu bulamayacak ama Ahab’ın gemisinden sağ kalan tek denizci Ishmael‘i kurtaracak oyunun sonunda.

Bir savaşa yalnızca içgüdülerinizle giriyorsanız sizden iri olana elbette yenilirsiniz. Bu sonu, romanı okusak da okumasak da biliyoruz. Maalesef savaşların anlamsızlığını biliyor ama 2000’li yıllarda yine maruz kalıyoruz. Savaşların sebebi değişik olabiliyor ama özünde herkes kendi büyüklüğünü kanıtlama derdinde. Denizde, kendi halinde yüzüp duran balinaları öldürmeye çalışıyor, hayvan canını kurtarmak için saldırınca ona düşman oluyorsun. Kaptan Ahab bu dünyada ilk ve son intikamcı değil ne yazık ki. Bizler de kaptanın hırsı yüzünden gemiden düşen veya balinanın dişleri arasında kalan denizcilerden farklı değiliz. Roman bize bunları hissettirmişti, oyun da aynı duyguları hatırlatıyor.

Tiyatro sezonu bitmeden oyunu izlemenizi öneriyorum. Önce romanı da okusanız şahane olur. Roman, denizcilik konusunda inanılmaz ayrıntılarla doludur, meraklıları mutlaka okumalı. Bir kez daha şükrediyoruz ki dünya yalnızca hırstan gözü dönmüşlerden ibaret değil, bize bu güzel eserleri bırakan müşfik ruhlar da var. İyi ki varlar.