Engin Yavuz 1979 yılında doğdu. Galatasaray Lisesi’ni 1998’de bitirdikten sonra müzik çalışmalarına profesyonel olarak yöneldi. O zamanlardan beri gitarist ve solist olarak müzik hayatına devam etmekte. Son yıllarda da, kendince edebiyatla ilgilenmekte.

 

“Gece rüyamda Dempsey’i gördüm. Röportaj veriyordu.”

 

“Dempsey?”

 

Boksör gibi gardını aldı. Boşluğa birkaç yumruk salladı. Yürümeye devam ettiler.

 

“‘Benim gardım sadece evde düşüktür. Evde bambaşkayım. İnsanın anaç, şefkatli yanı evde ortaya çıkıyormuş. Bilmediğim taraflarım yani…’ gibi şeyler diyordu.”

 

Durağın önündeki çamurun ortasında durdular.

 

“Evini mi özledin?”

 

“Ben pirinci lapa severim aslında. Bisküviyi de bayat. Evde bunu herkes bilirdi. Pirinç lapa pişer, teneke bisküvi kutusu, nasıl bilmiyorum, hiç boş kalmaz ama içindekiler bayat olurdu.”

 

“Acıktın mı?”

 

“Hayalimiz vardı. Kocaman, güneş gibi parlayan bir hayal. Güya kovalayacaktık. Söz vermiştik. Ama o ne yaptı? On para etmez garanti bir işi pırıl pırıl bir hayale tercih etti. Ne yapayım? Çektim gittim. O gün evden ayrılırken hayatımdaki en hüzünlü manzarayla karşılaştım.”

 

Kaldırımın oradan sağa yürüyüp küçük bir evin önünde durdular.

 

“Manzara?”

 

“Dev meşe dolabın kapıları ardına kadar açık. İçi bomboş. Kitaplık, raflar, çekmece bomboş. Önlerinde iki dolu valiz. Çok sevdiğim neşeli koltuk yalnız kalacağını anlamış, somurtuyor… Benim için o ev yok olalı yedi sene oldu. Ama koltuğumu, bisküvi kutusunu bile çok özlüyorum. İnsanın evi gibisi yok.”

 

“Akşam için pirinç lapasını halloldu bil. Ama bisküviler için bana zaman ver. Koltuklarım gülümsüyor mu diye bakman gerek. Bir de hayal… Yeni bir hayal için zamanın var mı?”