Sibel Karaca

Korkmuyorum ki

1969 İstanbul doğumlu. Orta ve lise eğitimini Erenköy Kız Lisesi’nde tamamladıktan sonra, İTÜ Sakarya Meslek Yüksekokulu ve AÖ İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Yapı ve Kredi Bankası ile başlayan bankacılık hayatında yirmi yedi yıl boyunca çeşitli özel bankaların Genel Müdürlük - Kredi Kartları Operasyon Departmanları’nda yönetici olarak çalıştı. Şu an emekli. Pandemi döneminde iş kariyeriyle paralellik gösteren İnsan Kaynakları eğitimi aldı. Bir yıldır yaratıcı yazma atölyesinde çevrim içi ders alıyor. Şubat 2023’te İkinci Adam Yayınevi’nden çıkan, editörlüğünü Esen Deniz’in üstlendiği, “Yansımalar “ isimli kolektif öykü kitabında “Yolculuk” isimli öyküsü ile yer aldı. Okumayı ve yazmayı çok seviyor. Yazma yolculuğuna umutla devam edecek.

Dilsiz korkularına karşı tetikte olması gerektiğini bildiğinden, gözlerini uyutup aklını uyanık tutardı hep. Ter içinde kaldığı pembe yorganının altındaki küçücük bedeninden çok daha büyük aklı ile içeriden gelen seslere karşı hayali oyunlar oynamayı severdi böyle zamanlarda. Leyla’nınki gibi kırmızı parlak ayakkabılar giydi önce. Şu üstünde parlak beyaz fiyonkları olan, yandan çıtçıtlı. Sonra  Dilek’in iki yandan örgülü saçlarının uçlarına taktığı çilekli tokalardan taktı. Hani şu gerçekmiş gibi bir ısırık almak isteği uyandıran… Minik çilli burnunu kırıştırdı, yumuk elini ağzına götürdü, kahkahasını geri gönderdi. Kıskançlıktan değil, sahici gibi durduğu için çekip almak, bir ısırık atmak istiyordu. Tam kikirdiyordu ki açılan oda kapısının sesi ile eş zamanlı zıpladı küçük bedeni. Yorganı gözlerinin altına kadar indirdi.

“Şiiişşştt” dedi annesi dudaklarına götürdüğü işaret parmağı ile. Görmemiş gibi yaptı kapanmış tek gözünü, şişmiş alt dudağını. Islak alnına yapışmış saçlarının ardındaki kocaman gözleri ile baktı sadece.

“Sessiz ol, hadi kalk gidiyoruz” diye fısıldadı annesi yorganı üzerinden kaldırırken. Yataktaki ıslaklığı ter sanması için dua ederken minik kalbi, bir gülümseme yayıldı dudaklarına. Islak geceliğinin içinde ürperen cılız bedeni ile annesinin soğuk kucağına atıldı. Tıpkı hayallerindeki gibi, öğretmeninin masasının üzerinde duran kar küresinin içindeki mutlu, kırmızı pabuçlu, beyaz elbiseli kızdı şimdi o.