Adım Savaş GÖK, 1988 Kahramanmaraş doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ailemin yaşadığı köy ve kasabada tamamladım. Daha sonra Ankara Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünü kazandım. 2011 yılında Mezun oldum. Sonrasında Konya Selçuk Üniversitesinde aynı bölümde Yüksek Lisans yaptım, Anadolu Üniversitesi Açık öğretim Fakültesinde Adalet Ön lisans Bölümünü Okudum. Üniversiteden mezun olduktan sonra Tunceli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde sosyal çalışmacı olarak göreve başladım daha sonrasında Ankara da görev yaptım ve şu anda hali hazırda Gaziantep İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde görev yapmaktayım. Görevim gereği 2011 yılından itibaren Türkiye’de ve çevre ülkelerde meydana gelen birçok afet ve acil durumda görev yaptım. (Van Depremi, Soma Maden Kazası, Ankara Gar Patlaması, Ankara Güvenpark Patlaması, Ankara Hızlı Tren Kazası, Elâzığ Depremi, Irak İnsani Yardım Operasyonu, Suriye İnsani Yardım Operasyonu, Zeytindalı Harekatı Askeri Operasyonu, Türkiye, Irak ve Suriye’deki Mülteci Kampları, vb.)
2015 yılından itibaren kendimce bir şeyler yazıyorum. Evli ve bir çocuk babasıyım. Kızımla birlikte yeni baştan hayatı keşfediyoruz.

Gece yarısı Şanlıurfa’dan çıktık yola. Araba yolda tatlı tatlı gidiyor. Adım Enes, on dört yaşındayım. Mevsimlik işçi diyorlar bize. Bu yıl Adana’ya pamuğa gidiyoruz. Geçen yıl Ordu’da fındık topladık. Ben beni bildim bileli her yıl bu zamanlar düşeriz yola. Bir lokma ekmek için. Kış kendini hissettirene kadar çalışır didiniriz. Sezon bitince eve döneriz. Babam kışın da inşaatlarda çalışır.

Hiçbir yıl ne okulun açılışını gördüm ne de kapanışını. Biz gittiğimizde okul çoktan başlamış olurdu. Şimdi de daha okul bitmeden düştük yola. Sınıfın yarısından çoğu benim gibi mevsimlik işçi.

Minibüste çoluk çocuk yirmi dört kişiyiz. Gerçi üç keçi ve 10 kadar da tavuk var. Onları sayan yok.

Gündüz kontrol çok olur diye bu saatte çıktık. En küçüğümüz Musa annemin kucağında. Ben ve iki kız kardeşim annemin yanına sıkışmışız. Meryem’in elinde iki sene önce babamın aldığı oyuncak bebeği var. İki yıldır bizimle her yere gelen kırmızı elbisesinin rengi iyice solan bebek. Garibim ona sarılmış uyumuş.

Birdenbire yolda savrulduk. Daha ne olduğunu anlamadan çığlıklar birbirine karıştı. Yuvarlandık.

Daha dün hiçbiriniz bizi tanımıyordu. Yarın sabah ise gazete haberlerinde bizi okuyacaksınız.

“Şanlıurfa-Adana yolunda mevsimlik işçileri taşıyan minibüs şarampole yuvarlandı. Dokuzu çocuk tam yirmi dört kişi hayatını kaybetti.”

Yine keçilerle tavukları saymayı unutmuşlar.