Esra Çevim

Ne İçelim?

1984, İstanbul doğumlu. Mali Müşavir. Sosyoloji bölümü mezunu. Yazarak kendini ve yaşamı yeniden keşfetme peşinde.

Bazı ruh hallerinden bazı ruh hallerine bazen dikey bazen yatay geçişler yaparak modern yahut alaturka bedenlerde zuhur ediyorum. Çeşitli suretlerde huzur arıyorum. Siz ve ben, bir şekilde geçinip gidiyoruz. Anlamak için sizi, huylarınızı giyiniyorum. Çıkardığımda üzerimden, teneşir misali paklayıp iade ediyorum. Artık beni tertemiz bakışlarınızla görmenizi umuyorum.

Ne dinliyorsun hayatım?”

Ayla bir podcast önermişti geçen gün. Ütü yaparken dinleyeyim dedim.”

…İşyerinde fikirlerim duyulsun diye ayakkabımın topuklarını törpülüyorum. Nasıl? Görünmüyor muyum? 

Dert bakımından güçlü, duygusal olarak zayıf, yeri geldiğinde hükümet gibi…

Karnım acıktı. Ne yiyeceğiz? Kek de çok güzel koktu. Kahve mi içsek?”

…Ben bir annenin oğlunun çocuğunun annesiyim. Bazen evlenilecek bazen eğlenilecek biriyim. Ömrünü kim bilebilir ilişkilerin? İhtiyaçtan değil içimden geldiği için severim. Çerçevesiz bir gözlük de size çok yakışacaktır, eminim…

İmza atmadıysam kırmızı kaplı bir deftere kendime yazık ediyor, çöpsüz üzüm tanelerinden boynunuza vebal oluyorum. Öyle çirkin duruyor ki kolyeniz… şarap içer misiniz?

Karnabahar yaptım. Şu gömleği de ütüleyim, hazırlarım yemeği. Keki misafirlerle birlikte yeriz.”

“Karnabahar mideme dokunuyor hayatım, biliyorsun. Yanında ne var?”

…Çocuğum yoksa neden yaşıyorum, çocuğum varsa hayatı kaçırıyorum. Sizi gönüllü yaşam koçluğundan uzaklaştırıp tercihlerimle baş başa kalmak istiyorum.

Yanında ekmek var. Ayrıca Karnabahar karna zarar vermez efendim!

“Anne? Bir oyun oynayalım mı? Ben bir bilmece soracağım, sen cevabını babamın kulağına söyleyeceksin, babam da benim kulağıma. Tamam, hadi anne! Kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır… ben cevabı biliyorum, söyleyeyim mi?”

“Söyleme oğlum haha! Ben babana söyleyeceğim, o da sana söyleyecek, bakalım bilmiş miyim?”

“Ben oyuncaklarımla oynamaya gidiyorum.”