Kurgu merakı, okuma yazmayı öğrenmesinin öncesine dayanmaktadır. Birlikte epey vakit geçirdiği karakter ve hikâyeleri daha ilkokuldayken zihninde yazabilir hâle gelmesi, rahatlamasını sağlamıştır. Bu rahatlama, o günden bu yana kâğıt ve kalemle olan ilişkisinin düzenli devam etmesinin en önemli sebebidir.
Profesyonel iş yaşamında web teknolojileri, mobil teknolojiler, UX/UI tasarım, yapay zekâ ve robotik üzerine çalışmaktadır. Gelecek konusuna kafa yormakta, hem geleceğin teknolojileri hem de sosyolojisi/psikolojisi üzerine araştırmalar yapmaktadır. Bazı dergi ve dijital mecralarda yayımlanan öyküleri mevcuttur. Sanatın geçmişi, şimdisi ve geleceği; özel ilgi alanıdır. Ayrıca kara kalem ve doodle kompozisyonları çalışmaktadır.

Uyandığımda hava aydınlanmamıştı. Gözümü açar açmaz komodinin üzerindeki sigara tabakasına uzandım ve akşamdan bu yana devam eden baş ağrımın geçmemiş olmasına lanet ederek doğruldum.  Ağzımdan çıkan duman ile karanlık gökyüzünü lekelemiş bulutların grilerinin birbirlerine karışmasını seyrettim. Bugünü yaşamaya biraz hevesim varsa sebebi sadece haftanın son iş günü olmasıydı. 

Seslenmelerimi yanıtlamayan kardeşim Mary’i mecburen gürültü yaparak uyandırdıktan sonra daha hızlı hazırlanması için söylenip durdum. Önceki yıl grevde olduğumuz ve o zamandan beri huzursuzca gittiğimiz gömlek fabrikasına doğru yola çıktık. Bu, evden birlikte son çıkışımızdı.   

Ustabaşı olduğum fabrikada tüm günümü maaş hesaplayarak ve hesapladıklarımı fabrikanın üç katının her bir masasını gezerek dağıtmakla geçirdim. Şiddetlenen ağrının üzerimde yarattığı öfke ile 16.45’te paydos ziline sertçe bastım ve üzerimi değiştirmek üzere mart ayazından buz gibi olan soyunma odasına seğirttim.   

“Yangın!” çığlıkları, eteğimin düğmesini kapatırken kulağıma çalındı. Kapıdan çıktığımda makinelerden yükselen alevlerin arkasında camdan atlamaya meyletmiş kadınları gördüm. Bilinçsizce aldığım kararla merdivenlere yöneldim. Koşarken Mary’i bulma umudu ile bağırıyordum ama zaman alevlerden yanaydı ve binadan çıkmak yapabileceğim en akıllıca şey olacaktı.   

Sırtıma vuran ısı gittikçe artıyordu. Yere düşen insanların üzerlerine basarak yerlerdeki kumaş parçaları yüzünden hızlıca yayılan ateş selinden kaçmaya çalışıyordum. Kendimi dışarıya attığımda aklımda sadece kardeşim vardı. Gözlerimi her yüzde dolaştırıyor ama Mary’nin gözlerine denk getiremiyordum.  Neden sonra alevlerle aydınlanan Washington Meydanı’ndaki Asch Binası’nın köşesinde sabah ben söylenirken sinirden yere vurduğu ayaklarına geçirdiği mor çoraplarını gördüm. Yangın merdivenlerinden düşerek öldükleri anlaşılan, üstü üste binmiş bedenlerin arasında bir çift mor çorap gördüm.

 

(*) Triangle Gömlek Fabrikası Yangını, 25 Mart 1911’de New York’ta meydana gelmiş ve çoğu Yahudi, Almanya, İtalya, İrlanda ve Doğu Avrupa’dan ABD’ye yeni göçmüş 123 kadın ve 23 erkek işçinin ölümü ile sonuçlanmıştır.