Prof. Dr. Aslı Tunç, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya bölümü öğretim üyesidir. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’nda iletişim lisansı ve Anadolu Üniversitesi’nde sinema-televizyon yüksek lisansından sonra iletişim alanındaki doktorasını 2000 yılında Philadelphia’daki Temple Üniversitesi’nden aldı. Bir yıl boyunca Amerika’daki aynı üniversitede iletişim kuramları ve küresel iletişim üzerine dersler veren Tunç, çalışmalarını 2001 Eylül’ünde Türkiye’ye döndükten sonra medya ve demokrasi, dijital aktivizm, sosyal medya ve toplumsal cinsiyet konuları üzerine yoğunlaştırdı. Mart-Eylül 2020’de Güney Florida Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. 2020 Ağustos -2024 Mart tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Rektör Yardımcısı olarak çalıştı. Tunç’un İngilizce ve Türkçe akademik makaleleri, kitap bölümleri ve uluslararası raporları bulunuyor.

Kadıköy’ün ara sokaklarında bir pub. Dar kapıdan içeri girdiğinizde rahatlıkla Amerika’nın ya da Kanada’nın herhangi bir kentinde görebileceğiniz bir komedi kulübünde buluyorsunuz kendinizi. Loş ve samimi bir ortam, birbirine yakın minik yuvarlak masalar, ortada küçük bir sahne, havada bira kokusu. Yaş ortalaması maksimum 30. Çiftler, arkadaş grupları, aydınlık suratlı, temiz pak giyimli genç insanlar. Son yirmi yılda gittikçe muhafazakârlaşan ve nemrutlaşan bu ülke, inadına insanı şaşırtmayı sürdürüyor. Gülmeye geldik biz de herkes gibi. Ama özellikle de başarılı kadın komedyen Çağla Alkan’ın “Tuz Biber” stand-up’ını izlemeye. Malum, mizah yüzyıllarca bir başkaldırı aracı olarak kullanılmış. Gülmek ve hele de güldürmek, çoğu zaman radikal hatta yıkıcı bir eylem olagelmiş. Özellikle de kadınlar için. Bir toplulukta komik kadın olmak, bizim gibi tutucu ve geleneksel toplumlarda son derece cüretkâr bir başkaldırı aslında. Bir de bunu sahnede profesyonel olarak yapmak apayrı bir cesaret.

Netflix gibi dijital platformlarla birlikte, özellikle kadın komedyenlerin şovları daha rahat takip edilir oldu. Politik doğruculuğu âdeta lime lime eden, her türlü tabuyu tiye alabilen ve insanın gözünden yaş gelene kadar güldürebilen müthiş kadın komedyenler. Ali Wong, Amy Schumer, Iliza Schlesinger, Taylor Tomlinson, Katherine Ryan, Tiffany Haddish ilk aklıma gelenler. Mizahın iyileştirici ve dönüştürücü özelliğini en etkin kullanan yine kadınlar. Onlar için gülmek ve güldürmek çok daha önemli, ne de olsa gülebiliyorsan güçlenmişsin demektir.

2007 yılında Vanity Fair dergisindeki köşesinde İngiliz yazar Christopher Hitchens, “Kadınlar Neden Komik Değildir?” (Why Women Aren’t Funny) başlıklı makalesiyle büyük bir tartışma başlatmıştı. Hitchens, makalesinde erkeklerin biyolojik olarak kadınlardan daha komik olduğunu iddia ediyordu. Kadınlar “doğası gereği” mizah üreten değil ancak mizaha gülen bir konumda olmalıydı. Hitchens’a göre komik kadınlar çok ama çok nadirdi. Aslında 17. yüzyıldan beri erkekler kadınların matrak olmasına karşı değildi. Sadece kadınların onlarla dalga geçmesinden ürküyorlardı. Daha çağdaş sosyal psikoloji kuramları, bize kadınların karışık arkadaş gruplarında daha az şaka yaptığını ve genelde şakaya gülen taraf olmayı tercih ettiğini söyler. Erkeklerin fıkra anlatıp güldüren, kadınların ise onlara gülen edilgen taraf olması norm hâline getirilir. Bugün bile hâlâ komedi dünyasının kadınları kucakladığını söyleyemeyiz.

Bütün bu zorluklara inat, Türkiye’deki mizah damarını besleyen yetenekli ve komik kadınların sayısı ise gün geçtikçe artıyor. Son dönemin en önemli mizah yazarı Gülse Birsel’den başlarsak ana akım medyada kendine yer açan Yasemin Sakallıoğlu’na ve 2015’te “dünyanın ilk kadın stand-up grubu” Çok Da Fifi Hatunlar’ı kuran Deniz Özturhan, Meltem Parlak, Aslı Akbay, Hande Yögen, Şirincan Çakıroğlu ve Buse Sinem İren’e uzanan bir liste bu. Cinsellik, kent yaşamı, ikili ilişkiler, kadın olma hâlleri, popüler kültür, sıradan günlük yaşamın ayrıntıları derken klasik siyasetten uzakta sadece insana dokunan bir mikro-politik alan bu. Mizahta gizli olan kimisi evrensel kimisi de tamamen bu topraklara özgü sayısız gözlem, gözden kaçırdığımız ama hayatımızı tanımlayan minik ayrıntılar. Gençler hayata ve politikaya saldırgan değil mizahi bir üslupla yaklaşarak da dahil olabileceklerini seçiyorlar böyle mekânlarda. Seda Yüz, Özge Özel ve Gözde Karakaya gibi isimler yeni kuşak kadın stand-up’çılar olarak hızla yükseliyor, sosyal medya yardımıyla tanınıyorlar. 

Çağla Alkan o gece sahnede kendi New York anılarından annelik deneyimlerine ve sürücü maceralarına kadar pek çok matrak hikâye ile bizlere harika zaman geçirtiyor. Hayatımızdaki ön yargılara, kalıp ve klişelere kolektif olarak kahkaha atmak hepimize iyi geliyor. Kısa bir süre de olsa dış dünyanın sorunlarından kopuyoruz.

Çağdaş nöropsikoloji araştırmalarına göre, komik insanlar sadece başkalarını güldürmekle kalmayıp kendileri de daha çok gülüyor. Kahkahanın beyin yapısını değiştirdiğine yönelik bulgular, bize mizah anlayışının zekâ ile arasında direkt bağlantısını da ortaya koyuyor. Hem aramızda hem de profesyonel olarak sahnelerde mizah yeteneği olan daha fazla kadına ihtiyacımız olduğu çok açık. Bu dünyayı komik kadınlar kurtaracak, benden söylemesi…