Başak İdil Özen

“Figure Humaine” Üzerine

idyll. ada insanı. piyano çalar, öğretir. müzik üzerine düşünür, yazar. başta sanat olmakla birlikte, insanın kendini ve yaşamı anlamlandırma serüveninin peşindeki tüm disiplinler ilgisini çeker.

 

Éluard’dan Poulenc’e, Waltz’den bizlere açılan bir özgürlük önermesi

 

“Zaman mekânlaşır, fakat bu mekân bir gün yeniden zaman ve insanın dünyadaki başka bir tarihi olabilir”. (Sözer, 2020)

 

Performans sanatlarının şimdiye işaret eden doğası, geçmişi geleceğe bağlayan mekânla diyaloğa girdiğinde belleğin kapıları eşzamanlılığa aralanmış olur. Bu eşzamanlılık geçmişin üzerimizdeki örtülü gerçekliklerinin anakronizm yoluyla canlanmasına, şimdide alternatif oluşların zuhur etmesine ve geleceği dönüştürme kapasitesi olan praksise imkân tanır. Geçtiğimiz yüzyılda bu sebeple zaman-mekânın biraradalığının sarsıcı gücünün bilinciyle tüm sanatların performansla buluşması ya da performansa açılması, disiplinlerarasılık ve mekânın performansın parçası olma fikri bağlamın merkezine oturmuştur.

Kendisini çaresizce sınırlarına taşıyan modernleşme süreci, 20. yüzyılın başlarından itibaren kaynağı olan hegemonyanın yaşam üzerindeki tüm yansımalarını sorunsalı haline getiren, adeta çaresizliğin başkaldırısına meyleden bir dünyeviliğe yönelen sanat yaklaşımlarıyla alaşağı edilmekteydi. Sanatın hayatla buluşma ütopyası bedenle kavuşmuştu yeniden. Nitekim tarihsel avangard hareketlerle başlayan başkalaşım, sorumluluğu ellerine alan insanın buradalıkta -yaratıcı ve dönüştürücü bir güç olarak- tarihsel varoluşuyla hemhâl olması anlamına gelmekteydi. Performans üretiminde araçsallaşan her materyalin ve mekânın bedenle birlikte özgürleştirici bir praksis alanına dönüştürülen sanatın kolektif eylemlilik hâli, toplumun dönüşümüne/özgürleşmesine ucu açık cümlelerle sunulmuş en gerçek katkılardan biri olmaktaydı. Birinci savaşın yıkıntıları içerisinde tarihsel avangard hareketlerin tarih sahnesine paldır küldür girişinin sarsıcı, eklektik ve yadsınamaz aykırılığı, üzerine ikinci savaşın da müsebbibi olan modernitenin inşa ettiği her şeyin yerle yeksanlığı ve insanlığın topyekûn kıyımında, 60’lar hareketlerine ayağa kalkma ve başkaldırma gücünü/geleneğini miras bırakmıştır. 60’lar sınıfsal ve kimlik hareketleri, yalnızca hegemonyal mekanizmanın tüm uzuvlarını değil toplumun kendisini, “masum” olan ve “maruz” bırakılanları aynaya bakma ve yüzleşmeye zorlamıştır. Erk’in cevabıysa, üçüncü ve sonu olmayan savaşı, muğlaklaştırılmış ve söylemsel doğrultusunu kaybetmiş savaşı -dolayısıyla nerede ve kime karşı olduğunu tespit etmeye çalıştıkça kaybolmamızı umduğu savaşı- bireylere açmak olmuştur. Kıyım ve sansür meşrulaşarak otosansüre dönüştürülmüş, insan üzerinde özgürleştirici etkisi olan her figür/hareket/oluş bağlamlarıyla birlikte tarihe gömülmüş, avangard aykırılıklar pazarlama unsurlarına entegre edilerek modern sanat çatısı altında metalaştırılmıştır. Nihayetinde 60’ların kutuplaşması artık bir onur meselesidir. O gün olduğu kadar bugün de hayatın tüm öznel alanlarında süregelen, üzerimize çullanan bitmez tükenmez bir üçüncü savaşta, yaşamın her alanında sorumluluğu üstleneceğimiz, aynaya bakıp yüzleşerek anlamı yeniden tarihselleşen bir varoluş biçimine yöneltmemiz gereken bir onur meselesi.

Eşzamanlılığı mümkün kılan belleğin bilincine (Sokrates’ten José Mujica’ya uzanan dalganın güncelliği ve coğrafyalara indirgenemezliği, duvarların ve kelimelerin kıyımlarla inşa edilmişliği), kendimizle yaratıcı ve dönüştürücü bir karşılaşma için zamanın mekânlaşmasına ve mekânın zamandaki varoluşuna imkân tanıyacak kolektif oluşlarla nefes almaya ihtiyacımız var. Sınıf ve kimlik mücadelesi olduğu kadar, bunları bünyesinde güçlü bir şekilde var edebilecek -iktidarın disiplinlerini parçalayarak sarsılma ve yüzleşme anlarını mümkün kılacak- (ki disiplinin en büyük zapturaptı bedendir) performansta/sanatsal bağlamlarda yaşamı ve toplumsalı dönüştürmeye yönelebilme imkânlarıyla, Foucault’nun “ahlaki özgürleşme” (Keskin, 2014), Patočka’nın “sarsılmışların dayanışması” (Şan, 2017) olarak işaret ettikleri praksisleri mümkün kılmaya ihtiyacımız var.

Sasha Waltz ve dans topluluğunun Elbphilharmonie’nin açılışı için gerçekleştirilen Figure Humaine’i; eşzamanlılık, disiplinlerarasılık, mekân-zaman-beden geçişkenliği ile yukarıda açıklanan özgürleşme paradigması çerçevesinde oldukça önemli bir sanat praksisidir. Waltz, dansçılar, müzisyenler ve görsel sanatçılarla birlikte çoğunlukla disiplinlerarası projelerde ucu açık ve sınırları özgürlüğe uzanan diyalogların peşinde olan bir koreograf. Waltz’in meslekî tanımın hakkını (koreografi[1]) Antik Yunan’dan gelen anlamıyla sürdürecek boyutta üstlendiği, Figure Humaineeserinde açıkça görülebilir. Özgürlüğe adanmış performans, Francis Poulenc’in 1943 tarihli a cappella koro eseri Figure Humaine’i merkezine almaktadır.

Poulenc’in en önemli eserleri olarak görülen, ismini Paul Éluard’ın koyduğu “Les animaux modèles balesi” ve Éluard’ın gizlice yayınlanan şiirlerinden oluşan kantatı Figure Humaine, Nazi işgali altında bestelenmiştir. Naziler tarafından işgal edilen her yerde olduğu gibi Fransa’da da yaşam algısı kökten değişirken varoluşun tüm biçimlerine yabancılaşan bireye, ya direniş ya işbirliği ya da ikisi arasındaki mecburi geçirgenlik içerisinde yaşama arzusunu dahi sorgulatmıştır. Düşmanın yıkım ve öldürme arzusundaki nedensizliği, yaşamın tüm evrelerine bu korkunç bağlamı, iğdiş edilmişliği kaçınılmaz bir şekilde yerleştirmiştir.

Tıpkı Sartre’ın, fiili savaşlardan savaş kültürlerine geçerken işgal deneyimine sarsıcı bir şekilde dikkat çektiği gibi: Yabancılık ve ötekilik olarak tezahür eden kimlik oyununda, hayalî bir nefret ile nefret etmeyi beceremeyeceğimiz kadar tanıdık bir düşmanın ebediyen bir arada oluşu. (Bail, 2016)

Alman otoritesi kültürel yaşamın kontrolü için entelektüellerin, seçkinlerin ve sanatçıların işbirliğine yönelmiş ve propagandaya dahil olmayanları şiddetli sansür ve baskı mekanizmalarına maruz bırakmıştır. Dada ve sürrealizm hareketlerinin kurucularından olan, Fransız Komünist Partisi’ne üye olarak aktif direniş içerisinde üretim yapan şair Éluard, içinde ünlü Liberté şiirinin de bulunduğu Poésie et Vérité (Şiir ve Hakikat) adlı şiirlerini 1942 yılında gizlice yayınlamıştır. Metin çevrilerek anonim bir şekilde el altından tüm Avrupa’ya yayılmış, savaş sırasında direnişçilere ve sonrasında -bilhassa da Liberté– özgürlük mücadelelerinde haklara umut olan sloganlaşmış şiirlerden olmuştur.

Poulenc ise işgal ortamında pasif direniş gösteren müzisyenlerden olmuş, erkle işbirliğine hiçbir zaman yanaşmamıştır. Müzikal üslubunda uzlaşmacı olmamış, tonal müzikle yeni müzikal yaklaşımları birlikte kullanmış, esas yeniliğin armonik işlevsellik ya da teknik işleyişte değil melodik kurguda ve ifade gücünde olduğunu düşünmüş, anlatımcı bir üsluba yönelmiştir. Edebiyatla her zaman iç içe olmuş ve anlatım gücünde, fikirlerinde yakın ilişki kurduğu Guillaume Apollinaire, Paul Valéry, Louis Aragon, Éluard gibi aykırı şairlerden, müzikal yaklaşım olarak ise R. Ricardo Viñes, Erik Satie, Georges Auric, Manuel de Falla gibi bestecilerden etkilenmiştir. Poulenc, Fransız dinî müzik alanında Oliver Messiaen’in üstünlüğüne yaklaştırılmakta ve melodik yazım açısından Gabriel Fauré’nin ölümünden bu yana en seçkin bestecilerden biri olarak müzik literatüründe yer almaktadır. (Grove Music Dictionary, 2001)

Figure Humaine yeryüzünün her zerresinden yükselen ölümün, karanlığın, korkuların, sessizliklere hapsolmuş ıstırapların, ihanetlerin yüzlerinden geçerek, kendi ellerinden beslenen acımasız kaosla yüzleşme cesareti gösteren insanlığın -Sartre’ın işaret ettiği hayalî nefretlerle savaşan insanlığın- nihayetinde özgürlüğe varan mücadelesine adanmış bir ilahidir. Poulenc’in, Éluard’ın (sonuncusuLiberté olmak üzere) sekiz şiiri ile kurguladığı 12 sesli karma iki korodan oluşan “İnsan Figürü” kantatı, başka bir araçsal yardım olmaksızın gücünü bedenlerimizden ve seslerimizden alacak olan özgürlük mücadelesini kutsamak adına yalnızca insan sesi kullanılarak bestelenmiştir. Poulenc sözlerin anlatımcılığını destekleyecek müzikal karakterler, nüanslar, tempolar ve aralıklar kullanmıştır. Eser boyunca girift bir şekilde karşılıklı ve iç içe geçen yapılarla konumlanan iki koro, eserin sonunda Liberté’de birleşerek tek bir ağızdan özgürlüğü haykırmaktadır.

Sasha Waltz’in Elbphilharmonie fuayelerinin koreografik-müzikal-mekânsal keşfi olarak ifade ettiği ve adeta seyirciyle birlikte varlık bulan Figure Humaine performansı, Poulenc’in zamanından günümüze uzanan, 21. yüzyıl kapitalizminin soyut işgal biçimlerine karşı güçlü bir özgürlük önermesidir, kolektif eylemliliğin gücünü bedenlerimizde ve ellerimizde aramamız gereken bir aynayı yöneltir bize.

Müzikal yapı fon olmaktan öte mekânla birlikte performansı var eden başat unsurlar olarak varlık göstermektedir performansta. Hildegard von Bingen, Béla Bartók, György Ligeti, Dmitri Shostakovich gibi bestecilerin müziklerinin yanında, muazzam akustiğe sahip büyük salonun kapılarını müziğin sorunsallaştırıldığı John Cage’in 4,33’ü ile açıyor olmamız oldukça manidar.

Kapitalizmin savaş açtığı ve meta haline dönüştürdüğü insan algısına, yaşamın her alanının kâr-zarar sömürüsüne dönüştürülmesine, ekonomik olarak yetersizlerin cüzzamlılar gibi toplumun dışına sürülmesine, daimî olarak yaratılan “öteki” krizlerine, topluluk fikirlerinin artık hükmünü kaybettiği illüzyonuna, yaşamın apolitikliğine ve susturulan kimlik mücadelelerine karşı; sanatın hayatla buluştuğu noktada bedenlerimiz ve seslerimizle yüzleşme ve sorumluluk alma anlarında, birbirimize dokunarak ve beklenmedik olana açılarak özgürlüğe uzanan diyaloğu başka bir zamanın ütopyasında deneyimlemek üzere Figure Humaine’in anakronizmi yanı başımızda duruyor…

 

Sasha Waltz »Figure Humaine« | Elbphilharmonie Eröffnung 2017

https://www.youtube.com/watch?v=v6FnHcECOl0

 

Francis Poulenc – Figure humaine

Ensemble Aedes, Latvian Radio Choir (dir. Sigvards Klava) Direction: Mathieu Romano

https://www.youtube.com/watch?v=2-yVz2PSkD8

 

[1] Khoreia+ graphein: dansla yazmak (choreography (n.))

 

Kaynaklar

choreography (n.). Etymology Dictionary (21.05.2022)

https://www.etymonline.com/word/choreography?ref=etymonline_crossreference

Sasha Waltz Figure Humaine | Elbphilharmonie Eröffnung 2017 (21.05.2022)

https://cultura.udg.mx/streaming_detallecc.php?id=1931

Sasha Waltz & Guests Figure Humaine (Elbphilharmonie Brochure)

https://www.elbphilharmonie.de/en/mediatheque/sasha-waltz/48 (21.05.2022)

Bail, K. L. (2016). Sunuş: Le Courrier de l’ON, journal collectif d’un orchestre français durant la drôle de guerre. Entrer en guerre, s. 263-276. doi:https://doi.org/10.3917/herm.trevi.2016.01

Grove Music Dictionary. (2001). Poulenc, Francis. (M. Chimènes, Derleyici) Oxford University Press. doi:https://doi.org/10.1093/gmo/9781561592630.article.22202

Keskin, F. (2014). Sunuş: Özne ve İktidar. M. Foucault içinde, Özne ve İktidar Seçme Yazılar (s. 11-24). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Sözer, O. (2020). Sanatta Mekânsallığın Kurucu Öğesi Olarak Eşzamanlılık. S. T. Gülşen Özaydın (Dü.) içinde, Mekânsallık: Sanat Üretiminde Eşzamanlılık Durumu (s. 43). İstanbul: Yeni İnsan Yayınevi.

Şan, E. (2017). Patočka ve Sarsılmışların Dayanışması. Cogito(87, Yaz), s. 97-116.