Ben onurlu bir kediyim. Karapanterler soyunun bütün erkekleri böyledir. Ama bakın başıma neler geldi…

 

Akşamüstü annem küçük bir yavru kedi getirdi eve. Hiç sesi çıkmıyordu, hemen pis kokusu saçıldı etrafa. İnanın fare kadardı. Hatta önce onu fare sanıp yakalamak istedim. Annem engel oldu, kucağına alıp odasına kapatıverdi. Ben her gece annemin koynunda yatarken birden odasına bile giremez oldum. Bu bana büyük bir darbe oldu. Anneme darıldım. Ne zaman bana sarılmak istese kaçıp saklandım. Ablamın koynunda yatmaya başladım.

 

Bir süre sonra annem yatak odasının kapısını açıp kızı eve saldı. Mis gibi bir koku saçıldı etrafa.

Annem beni okşadı öptü, beni bağrına bastı. “Sen paşasın, biz seni seviyoruz en çok” dedi.

Ablam kucağına alıp mıncık mıncık etti beni, öptü de öptü. Böyle samimiyetten pek hoşlanmam ama sevilmek güzeldir her zaman. Baktım yerim sağlam, ev halkı bana hayran, başköşedeyim ve hâlâ bir numarayım, barıştım annemle. Böylece annemin yatağı yine benim oldu.

 

Ertesi sabah küçük kız uyanınca gelip bana sokuldu. Ben de onu yaladım. Öylece durdu, hiç kaçmadı, yüzünde belli belirsiz bir gülümseyiş. Sonra halının üstüne boylu boyunca uzanıp, süt köpüğüne benzeyen o bembeyaz göbüşünü açıp bekledi, yine yaladım. Ben yaladıkça o yuvak yuvak yuvarlandı.

O zaman sevdim onu. İyi ki annem onu sokaklardan kurtarıp eve aldı diye düşündüm. Ya almasaydı…

 

Kız hiç peşimden ayrılmaz oldu. Ben nereye o oraya. Günler geçtikçe serpildi güzelleşti. Balık gibi kayganlaştı. Yakalamak ne mümkün. Benimle saklambaç, şişe kapağı yuvarlamaca ve koşmaca oynamak ister oldu. Ben ağırbaşlı bir kediyim. Evin içinde bir panterin ormanda dolaştığı gibi yumuşak adımlarla dolaşır, karnımı doyurunca güneşli bir alana kıvrılıp uyurum. Bu kız beni baştan çıkarttı. Bu defa ben onun peşinden koşar oldum. Çılgın gibi kaçtığından evi birbirine kattık. Bir saksı devrildi. Kız hemen kaçıp saklanıverdi. Annem çok kızdı. “Sen abisin, uyma şu şıllık kıza!” diye azarı işiten yine ben oldum.

“Abi mi? Yahu ne abisi?”

Anneme belli etmedim ama benim o kıza karşı daha farklı duygularım var. Bir gün annem ve ablam evde yokken kızı ensesinden ısırıp altıma alıverdim. Önce niyetimi anlamadı yine yalayacağım sandı ama anlayınca dönüp bana öyle bir tırmık attı ki, gözüm çıktı sandım. Birden ciyakladı ve altımdan kurtulup suratıma birkaç tokat daha attı. Karşılık vermeye değmez dedim. Sonuçta Karapanterlere yakışmaz bir genç kızı pataklamak. Ben onunla evimi, yemeğimi, içtiğim suyu ve en önemlisi annemle ablamın sevgisini paylaşmıştım. Günlerce yalamıştım onu bıkıp usanmadan. Söyleyin bana şimdi, bu yaptığı ayıp değil mi?

 

Aynı gün mutfak dolabının tepesine çıktım. Artık burada yaşıyorum. Sadece bazı ihtiyaçlarımı gidermek için iniyorum aşağıya. Suratımı astım bir kere, kız ne yapsa ilgilenmiyorum.

Annem yalvarıyor: “İn oğlum aşağı.”

İnmiyorum. Ablam merdivene tırmanıp beni kucağına alıyor, zorla yere indiriyor, ben yine hoop yukarı. Kız mutfağın taşlarına yatıp, o bayıldığım süt köpüğü karnını açıp sesleniyor bana, yine de inmiyorum.

 

Dedim ya ben onurlu bir kediyim.