Aslı Ekici

Görünmeyen Duvarlar

Fethedilmek için orada bekliyor, tüm darbelere açık. Yalnızlığının yüküne doğru ağlıyor. Pazar sabahı, bir gemi var kaybolan. Gemi içine biner binmez hareket ediyor. Geminin nasıl durdurulacağı bilinmiyor. İşte şimdi o geminin güvertesine çıkıyorum. Baktığım yeri görüyorum. Gördüğüm yeri tanımıyorum. Tanımak için zorlamıyorum kendimi. Tanımak ve tanınmak bir zehir. Zehir her gün hepimizi lanetliyor. Biz bu lanetin kölesi oluyoruz. Acilen bir araya gelmeliyiz. Gemide yalnız değilim. Bu nedenle düşemiyorum. Birileri beni hep ayakta tutuyor. Bilmek istemiyorum onların kim olduğunu. Pazar sabahı, yeniden yeniden içine dolacağım döngülerden birinde olmanın verdiği huşuyla rahatlatmaya çalışıyorum bedenimi. Sağ bacağımın alt kısmındaki kasın gerilimini hissediyorum. Ellerime elektrik akıyor ve kafama. Bu böyle olmalı. Hep böyle oldu. Biz karşı gelmelerin sonunda buluşuyoruz. Güvertedeyiz. Deniz soğuk. Duvarları görünmüyor evrenin. Duvarlar içimize kaçıyor. Buraya kadar gelmişiz. Buraya kadar diyor. Orada tanışıyoruz. Dönmek ve yenilmek arasında bir ilişki yok diyor. Yenilmek olumlu bir şeydir. Ama dönmek olanaksız. Şimdi burada bu gemide birazdan akşam olacakken, hâkim olmadığım diğerlerinden çok diğerleri var. Paçalarından akıyor mutsuzlukları. Gülebiliriz. Bunun için size verebilecek hiçbir şeyim yok, sadece buna inanalım. Birlikte gülebiliriz. Dünya bizim tarafımızdan kurtarılmayı beklemiyor. Şimdi burada ölebiliriz. Sadece ay görür bunu ve söylemez kimseye. Arkamızda bitmek bilmeyen bu soğuk savaşı şimdi burada hep birlikte terk edebiliriz. Birlikte cennette gitmeyeceğiz. Bana güvenebilirsin, yalnızca bu konuda.