Erenköylü bir ailenin kızı olarak İstanbul’da doğdu. Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra çevirmen olarak çalışmaya başladı. "Bütün Dünya" ve "Elele" dergileriyle çeşitli firmalarda sözlü ve yazılı tercümanlık yaptı. Emekli olduktan sonra öykülerine daha fazla zaman ayırabildi. "Mavi Öyküler", "Her Zamanlı Kadınlar" ve "Gölgem Gölgelere Karıştı" adında üç öykü kitabı; ayrıca "Mavi Bebek Masalları" adında bir çocuk kitabı vardır. Kızı ve torunuyla birlikte hâlâ Erenköy’de oturuyor.

Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan Alman şair Heinrich Heine, ilköğrenimini Düsseldorf’da tamamlar. Tüccar babasının iflası sonrasında, zengin bir banker olan amcasının yanına gönderilir ve eğitimine Hamburg’da devam eder. Kısa zamanda amcasının mesleğini öğrense de yine onun isteği doğrultusunda hukuk eğitimi görmeye başlar.

 

Edebiyat tutkusu, daha ilk gençlik yıllarında belirginleşmiştir. Önemli yazarların eserlerini okur ve şiirler yazar. Ancak o günlerde Almanya’da Yahudilere yönelik baskı ve kısıtlamalar iyice artmıştır. Hukuk diplomasını aldığı gün mahkemeye başvurarak dinini değiştirir. Ancak “Protestan olmak benim Avrupa kültürüne giriş biletim” diye tanımladığı yeni dinine de en az eski dini kadar inanmamaktadır.

 

Aynı günlerde Amelie ve Therese isimli kuzenlerinin ikisine birden âşık olur. Ancak onlardan karşılık göremez. Aşk acısıyla yazdığı şiirler çok beğenilir ve hemen hemen hepsi şarkı sözü olarak bestelenir. Heinrich artık ünlü bir şairdir ancak ülkesindeki siyasal eşitsizliğe yüksek sesle karşı çıktığından, Almanya’da barınamaz ve Fransa’ya göç eder. Paris’e geldiğinde otuzlu yaşlarındadır, aradığı ortak dili orada bulur. Ütopist sosyalistlere katılarak onlarla uyum içinde bir yaşam biçimi geliştirir. O günlerde tanıştığı güzeller güzeli ve okuması yazması olmayan Crescentia ile evlenir ve bu evlilik yaşamının sonuna kadar sürer.

 

Nietzsche’nin “En yüce lirik şair” dediği Heinrich Heine, uzmanlar tarafından “Alman dilini özel bir beceriyle kullanan şair” diye tanımlanır. Yaşadığı yıllar (19. yüzyıl) romantizmin realizme doğru yön değiştirdiği bir dönemdir. Onun şiirlerinde bu geçiş âdeta gözle görülür. Örneğin; benim seçtiğim aşağıdaki şiirde duygusallıkla gerçekçilik iç içe geçmiştir.

 

“Almansor” adlı romanında kahramanı Hassan’a söylettiği söz çok ünlüdür. Bu cümle halen Almanya’nın çeşitli meydanlarında ve merkezlerinde anıt yazıt olarak yer alır:

 

“Bugün kitapları yakanlar sonunda insanları da yakacaklar!”

 

Ne yazık ki bu trajik öngörü, 112 yıl sonra gerçek olacaktır. Berlin Opera Meydanı’nda yakılan binlerce kitabın arasında Heinrich Heine’nin kitapları da bulunmaktadır. Naziler tarafından, önce sakıncalı yazarların kitapları yakılmış, sonra sıra insanlara gelmiştir.

 

Memleket hasretini taşımaktan yorgun düşen Heinrich Heine, 69 yaşına geldiğinde, bize güzel şiirlerini bırakarak gözlerini bir daha açmamak üzere kapatır.

 

UNUTAMIYORUM

Sevilen özlenen kadın, ben seni unutamıyorum

Bir zamanlar benimdin, ruhun ve bedeninle

O genç ve diri bedenin benim olmalı yine

Ruhunu gömseler de karşı çıkmam, bende zaten var yeterince

Kendi ruhumu ikiye bölerim ve yarısını üflerim bedenine

Ve sarar sarmalarım seni, bütünleşir bu ruh ve beden yine.

 

Heinrich Heine (1797 Düsseldorf-1856 Paris)

Çeviren: Gülümsün Tansev

Kaynakça: Lexikon der deutschen Dicter 19. Jahrhundert.