Yazar. Ayrıca Medyascope'ta Zeytin Dalı ve Sabun Köpüğü programlarını hazırlayıp sunuyor.

‘Sevgiyi beklerken’ teması ufukta belirirken Zeynep Avcı ile kısa ama doyurucu
bir Shakespeare sohbeti yapma fırsatını yakaladım. Avcı’nın Kısasa Kısas’ı
çevirirken (elbette Hırçın Kız ve Venedik Taciri’ni de hatırlamak elzem burada)
Shakespeare’i bizlere bir kez daha ‘bir esneklik üstadı’ biçiminde hatırlatması,
onu sadece komedileriyle değil, trajedileri , tüm oyunları ve hiç kuşku yok, aşk
temasıyla bambaşka düşünmemize yol açacaktı. Öyle de oldu. Shakespeare’in
dille, kadın kahramanlarıyla, soytarılarıyla, insana dairle kurduğu tılsımlı bağ,
aşkla kurduğu bağa da teğet geçemezdi elbette.
Öyle de oldu.
Esnekseniz, eskimezdiniz.
Üstatsanız, esnektiniz.
Esnekseniz, zaman vız gelir tırıs giderdi.
Ve siz üretir, üretirdiniz, ürettiklerinizden üretirlerdi ve siz bu usulde defalarca
doğardınız. Yüzyıllar erir gider siz ise baki kalırdınız. Sevginin, insanın, yaşamın
ölümün ve kurgunun kalıcılığı, biraz da genel geçerdeki esası yakalamakla
ilgiliydi.
Baki kalan bu hoş kubbedeki Romeo ve Juliet, aşkı aşk yapan ilişkileriyle değil, bu
hengâmede buluşamadıkları ve kavuşamadıkları için karşımızda zaman tanımaz
bir biçimde hazır ve nazır biçimde bekliyorlardı. Sevgi ve aşk uğruna giyindikleri
için değil, soyunduklarıyla. Bu çıplaklıkta ise yalınkat bir çaresizlik mevcuttu.
Elbette Avcı’nın sözünü ettiği, insanların neden mutlu olacağının tahlilini 16.
yüzyılda yapmış bir dahi olduğu için Shakespeare, aslında, kanımca, aşka dair
olanı da çoktan fark etmişti… Kavuşamadığın ya da yaşamadığın sürece bitmezdi
aşk. Sadece aşk da değil! İyi yazılmış bir hikayenin ‘bitmemesi’ de burada esastı.
Bugün popüler olan dediğimiz ancak insana özgü olan merakın da asıl konusu
buydu. Kavuşmalar hikayeyi zedeliyordu. (Lütfen bakınız Netflix’deki aşk
hikayelerine…)
Öte yandan, 21. yüzyılın sevgiyle kurduğu bağ, kavuşamamaktan ziyade,
gerçekleşmeyecek olana dair bir yatırımdı sanki. Hiç olmamıştı ki, olması
beklensin! İnsanlar, çağımızın ünlü düşünürü Slavoj Zizek’in sözünü ettiği
kapitalist tüketimin sürekli üretip hayata geçirmeye ant içtiği bir haset ve kin
toplumu derdindeydi! Derdinde olmasa bile, onun içindeydi, istemeye istemeye
onun üreticisi ve hatta koruyucusu konumundaydı.
Bu açıdan bakıldığında sevgi de, tıpkı aşk gibi, olmadığı ve yaşanmadığı sürece
bitmeyecek bir ütopya gibi karşımızda duruyordu. Sevgi yoksa ‘tek taşlar’ vardı,
ne olmuş! Sevgi yoksa varmış gibi yapılanlar vardı. Sevgi yoktu, tamam; ama bu
onu beklemeyeceğimiz, ummayacağımız, süslemeyeceğimiz anlamına da
gelmiyordu!
Madem sevgi yok, o halde biz de sevgiyi bekleriz dedik.

Sevgiyi beklemek, gerçekçi olmaktan saptığında, kısacası sadece gelecek zaman
ve beklemek üzerine yoğunlaşmak durumunda kaldığında, ki nicedir böyle,
sevginin etrafındaki halelerin cümlelerini kurmak da bize nasip oldu! Bu sayıda
farklı bakış açılarından yazılmış sayısız öykü karşınıza çıkacak. Sevginin kurgusu
ve övgüsü var demek için biraz da… Sevgi yoksa, sevginin öyküsü var demek için.
21. yüzyıl bize böyle bir esneklik veriyor. (Hem 14 Şubat Dünya Öykü Günü, bize,
her nasıl olursa olsun, öyküyü de davet eden bir ayna değil mi?)
Ya beklemek! Doğrusu, bu sevgisiz dünyada, ‘sevgiyibeklemek’ (özellikle birlikte
yazıyorum), daha sahici geliyor. Godot’yu bekledik bunca yıl diyoruz. Sevgiyi de
bekleriz, ne olmuş; hem 21. yüzyıl esasımız, biraz da bu değil mi? ’Değişir mi bu
gidişat’ sorusu ise bir başka sayının konusu olsa gerek.
Önümüzdeki sayı, 8 Mart’a ithafen, kadını öne çıkaran bir sayı olacak. Kadın
diyoruz ancak önümüzdeki sayılarda karşımıza çıkacak olan toplumsal cinsiyet
ve queer yazılarına da şimdiden göz kırpacağımızı belirtmek istiyoruz. Velhasıl,
sevgiyibeklerken, yazılarınızı da bekliyoruz. Teslim tarihi: 25 Şubat’a.

 

Bu sayıya katkıda bulunan kalemler…

Selda Coşgun

Özlem Akıncı

Nevra Nergiz

İnci Yılmaz Şimşek

Gülümsün Tansev

Duygu Filiz İlhanlı

Buket Arbatlı

Ayşe Gülçin İlhan

Arya Yıldırım

Deniz Altunay

Müge İplikçi

Samet Fidan

Zeynep Özdemir

Özge Ercan

Kübra Çiğdem İnal

Gülşah Babayiğit

Gizem Bayram

Fırat Kutlu

Cem Özel

Yasemin Yılmaz

Sevinç Gerçekoğlu

Savaş Gök

Mahinur Çenetoğlu

Eda Özdemir

Adrian

Ekin Atlas Perdazi

Betül Fırat

Zeynep Asutay

Emine Öykü Güner

Ece Deniz

Aslı Tunç

Altuğ Gönülal