Erenköylü bir ailenin kızı olarak İstanbul’da doğdu. Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra çevirmen olarak çalışmaya başladı. "Bütün Dünya" ve "Elele" dergileriyle çeşitli firmalarda sözlü ve yazılı tercümanlık yaptı. Emekli olduktan sonra öykülerine daha fazla zaman ayırabildi. "Mavi Öyküler", "Her Zamanlı Kadınlar" ve "Gölgem Gölgelere Karıştı" adında üç öykü kitabı; ayrıca "Mavi Bebek Masalları" adında bir çocuk kitabı vardır. Kızı ve torunuyla birlikte hâlâ Erenköy’de oturuyor.

(1885 Halle- 1974 Ebenhausen)

Babası Kraliyet Hastanesi’nde doktor, amcası yazardı. İna on yaşına geldiğinde babasının intihar etmesi onu ve kardeşi Willy’i derinden etkilemiştir. Değerli yazarlardan oluşan bir ailenin üyesidir.

İna kuzeni Rahip Wolfgang Seidel ile 1907 yılında evlenir. Dindar bir kadın olarak eşinin yanında gururla yer alır ve yazın çalışmalarından uzaklaşır. Oğlu Georg Seidel dünyaya geldikten sonra, lohusa yatağında geçirdiği enfeksiyon, İna’nın bacaklarını etkiler ve uzun yıllar yürümekte zorlanır.

 

Aile Berlin’e taşındıktan sonra İna yeniden var gücüyle yazmaya başlar. Şiirleri doğayla iç içedir. Düzyazılarında ise tarihsel konulara, Katolik inancın aile yapısına kazandırdığı katkılara ve özellikle kadın sorunlarına değinir.

 

1930 yılında yayımlanan “İstenen Çocuk” isimli romanı çok ses getirir.

Nasyonal Sosyalizmden yana tavrı nedeniyle Berlin Alman Sanat Akademisi’ne kabul edilir. Bizzat Hitler tarafından defalarca ödüllendirilir.

İna Seidel, Hitler için yazdığı bir şiirde şöyle demektedir: İşte buradayız.

                                                                                                   Hepimiz aynı kişinin etrafında toplandık.

Bu kişi bu milletin kalbidir.

 

Bir süre sonra yaptığı büyük hatayı anlar ve Naziler’in karşısında yer alır. Şiirleri ve romanlarıyla Yeni Romantikler akımının bir üyesi olarak adlandırılır. Anadilini bütün incelikleriyle kullanarak, halkının sevgisini yeniden kazanır.

 

TESELLİ

 

Ölümsüz kokuyor ıhlamurlar

Neden korkuyorsun, sen geçicisin

Toza bıraktığın ayak izlerini gören olmayacak

Ama yaz gelecek pırıl pırıl

Tatlı nefesini üfleyecek göğsümüze

Nereden geliyorsun?

Daha ne kadar buradasın?

Neyin var senin?

Ölümsüz kokuyor ıhlamurlar.