İnci Özgür

Odada

1988 Yılında doğdum. Ankara’da lise eğitimimi tamamladıktan sonra 2013’te Jeoloji Mühendisliği bölümünden Trabzon’da mezun oldum. Tekrar Ankara’ya dönüp farklı sektörlerde bir süre çalıştım. Tiyatro ve müzik hayatım boyunca bana destek olan ilgi alanlarımdandır. 2015’ten beri bir bankada dış ticaretçi olarak görev yapmaktayım. Amatör olarak fotoğraf öyküleri, çocuklar için öyküler ve bazen de şiirler yazıyorum. Aslında bu aralar yalnızca iyileşmeye çalışıyorum.

 Erkenden uyandım. Sahibimden önce benim uyanmam, odanın enerjisine yeniden alışmam, sessizce beklemem gerekiyor. Bir gün onunla sabah konuşmaları yapacağız bunu biliyorum. Aynı odada kalan kız kardeşlerin, anneleri kahvaltıya çağırana kadar birbirlerinin yanına yatıp sabah dedikodusu yapmaları gibi. Şimdilik yalnızca bu ihtimale sığınarak görevime devam ediyorum. Bu yüzden küçük dilek mektubumu zamanı gelince ona vermek üzere zarfa koydum ve yerini değiştirmediği aptal mini bebeğinin çantasında aylardır saklıyorum.

 Benimle hiç oynamıyor ne zamandır. Yüz vermiyor, eskisi gibi hayallerinin başrolü yapmıyor. Elinde yepyeni, şımarık ama yakışıklı, pahalı olduğu her yerinden belli olan bir oyuncak gördüğümde kalp krizi geçirecektim. Onu tercih edip benimle oynamayı sonsuza kadar bıraktığı o kara gün, önüme pelüş ayı Bobo’yu fırlattığı için bu manzarayı daha fazla görememiştim. Bunun için onun tüylü kalçasına minnettarım.

 Günün yarısından fazlasını artık o yeni aldıkları tuhaf ışıklı, ruhu olmayan aletle oyalanarak geçiriyor. Ona bakarak gülüyor, heyecanlanıyor, üç- beş saniyelik duygu geçişleri yaşıyor. Sesli, görüntülü şeyler izlerken kendinden geçiyor. Arkadaşlarında da var bu şımarık oyuncaktan. Bir araya geldiklerinde artık hiçbirimizin yüzüne bakmıyorlar. Sanırım ona tüm hücreleriyle teslim olmuş. Benim hislerimi görmesi artık daha da imkânsız gibi. O eski anlarımızı canlandırmak için neler vermezdim oysa. Benimleyken nasıl özgürdü, hatırlatsam. Korku içindeyim. Beni bir anlasa.