Berna Kuleli

I Am Greta: PANİK OLMANIZI İSTİYORUM

1966 yılında İstanbul'da doğdu. Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi'nde aynı bölümde başladığı yüksek lisans eğitimini tez aşamasında bıraktı ve yirmi altı yıl sürecek iş hayatına geçti. Şimdilerde fotoğraf çekmek, öykü okumak ve yazmak, film izlemek ve filmler üzerine yazmakla uğraşıyor. Aşk Ağustosta Güzeldi isimli ilk kitabı 2020 yılında yayınlandı. İFSAK üyesi, ifsakblog, perasinema ve Mikroscope'ta yazıyor.

Yıllar geçecek ve çocuklarımıza bugün var olandan geriye ne bırakacağız? Tükenen bir dünya, yok olan bir gelecek tartışmaları içinde bir genç kız, İsveç’ten dünyaya sesleniyor: “Panik olmanızı istiyorum.” İmza Greta Thunberg. Devam ediyor: “Umutlarımızı ve hayallerimizi geri istiyoruz.”

 

Çevreci filmler yapan yönetmen Nathan Grossman’ın, uçağa binmeyen, trenle seyahat eden, Amerika’ya deniz yoluyla giden genç iklim aktivisti Greta’dan, senaryo yazarı bir arkadaşı aracılığıyla haberi oluyor. Greta’nın konuya doğrudan yaklaşımı yönetmenin ilgisini çekiyor. Greta son derece açık, net ve kararlı olarak iklim değişikliğine dikkat çekiyor. Yönetmenin başlarda çocuk aktivistlerle ilgili bir film projesi GretaThunberg’le birlikte kartopu gibi büyüyor. Üç haftalık proje bir yıldan fazla bir zamana yayılıyor. “I Am Greta” belgeseli 2020 yılında Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapıyor.

Greta 2018 yılında, 15 yaşındayken Stokholm’de parlamentonun önünde İklim İçin Okul Grevi – SKOL STREJK FÖR KLIMATET – SCHOOL STRIKE FOR CLIMATE yazan bir pankartla oturuyor. Gençlerin dünyayı kurtaracağına, temizleyeceğine inanıyor. “İnsanlar anlayana kadar söylemeye devam edeceğiz” diyor. Belgeselde yönetmen, Greta’yı İsveç’teki günlerinden Birleşmiş Milletler İklim Eylemi Zirvesi’nde konuşma yapmak üzere çıktığı yolculuğa kadar birçok eyleminde izliyor. Babasının ona desteğini, Greta’nın gücünü yitirdiği anları, sonra yeniden binlerce insanın onu karşıladığı anlarda yüzündeki gurur ifadesini izleyiciyle paylaşıyor. Kameranın yakın çekimleri, filmin kurgusu izleyiciyi konuya bağlıyor. Yönetmen Nathan Grossman, filmiyle insanların dünyayı Greta’nın perspektifinden görmelerini sağlamayı amaçlıyor. Özellikle kurguda insanlara cesaret veren bir yol izlenmiş. İzleyici Greta’nın mücadelesine dahil oluyor. Kameranın Greta’nın iç dünyasına, ruh haline en çok dahil olduğu çekimler teknede olanlar. Uçağa binmeyi reddeden kahramanla birlikte deniz yolundan Amerika’ya gitmek hiç de kolay bir iş değil. Greta orada gücünü, cesaretini yitirmiş, son derece duygusal ve insani bir seslenişte. Evini, annesini, kardeşini, köpeklerini ne kadar özlediğini anlatıyor, gözünde yaşlarla. Bu bana çok fazla diyor. Sonrasında bir kararma… Adeta izleyiciyi düşünmeye iten, filmle arasına bir mesafe koyan bir kararma. Biz ne yapıyoruz? Dünyada iklim değişirken, buzullar erirken, ormanlar yanarken, ekosistem değişirken, biz ne yapıyoruz? Ya da ne yapmıyoruz? İzleyicinin kendi kendisiyle kaldığı bu kısacık kararmadan sonra bir ses Greta’ya “Ve şimdi karayı görebilirsin” diyor. Kara yani Manhattan. Müthiş bir insan seli onu bekliyor. Yüzünde yorgun ama gururlu bir ifade beliriyor. “Bir tehdit görürseniz alarmı çalmak sorumluluktur. Bu benim sorumluluğum” diyor Greta.

 

Genç iklim aktivisti Greta Thunberg’den Türkiye’deki genç iklim aktivistlerine gelelim. 24 Eylül Cuma günü 8. Küresel İklim Grevi gerçekleştirildi. Genç iklim aktivistlerini bir araya getiren Fridays For Future (FFF) Türkiye ve Youth For Climate‘ın yaptığı çağrıyla birçok gençle birlikte iklim aktivistleri de sokaklardaydı. Önce vegan piknikte bir araya gelindi. Ardından İstanbul’da, Kadıköy İskele Meydanı’ndan Hasanpaşa’daki Müze Gazhane’ye kadar yürüyen genç iklim aktivistleri ve onları destekleyenler iklim krizine sloganlarla, konuşmalarla, eylemlerle dikkat çekti.

FFF Türkiye ve Youth For Climate‘tan iki genç aktivistin hem gerçekleşen eylemlerle hem de Greta Thunberg’le ilgili düşüncelerini sizinle paylaşmak istiyorum.

FFF Türkiye’den Seren, 18 yaşında, iklim aktivisti: “FFF Türkiye’ye sekiz ay önce katıldım. Kabataş Erkek Lisesi’nin çevre kulübünün yöneticiliğini yapıyorum. Greta bizim hareketimizi başlatan kişi. 2018 senesinde İsveç parlamentosunun önünde her cuma okula gitmeyerek bir eylem gerçekleştiriyor. Bu kadar genç birinin bu kadar bilinçli bir eylem gerçekleştirmesi sosyal medyanın ilgisini çekiyor. Biz bugün bu grevi yapıyorsak dünyada da aynı gün yapılıyor. Greta bunun ilk adımını atan kişi olduğu için çok önemli. Ben Greta’yı ‘cesaret’ olarak tanımlıyorum çünkü mevcut sistemin dışında olmak cesaret gerektiren bir olay. Bulunduğumuz sistemden dolayı bazen umutsuzluğa düştüğümüz anlar oluyor, bu yapılan projeler, beton projeler vs. gibi umutsuzluğa düştüğümüz anlar oluyor ama birlik olup umudumuzu tekrar tazeliyoruz ve yeniliyoruz. ‘İklim adaleti sosyal adalettir’ diye bir sloganımız var. Bir kadın olarak karşılaştığımız, sen kızsın yapamazsın, aktivist olamazsın gibi ayrıştırıcılar oluyor ama biz biriz, birlikteyiz ve mücadele ediyoruz. Aile desteği çok önemli ama bu bireysel bir olay, bireysel olarak hareket etmek çok önemli. ‘Yaşınız küçük, yapamazsınız’ diyorlar evet ama bu cesaret de veriyor. Birlik çok önemli. Şu an çok mutluyum.”

Youth For Climate’tan Derin, 15 yaşında: “Yaklaşık bir yıldır iklim grevine başladım. Korona döneminde online grevlere katıldım. Herkes kendi hesaplarından fotoğraflar paylaştı, pankartlarıyla birlikte. Bazen online meetingler yaptık, röportajlar yaptık. İklim krizini müfredata sokmaya çalışıyoruz. ‘I Am Greta’ belgeseli sinematik olarak çok güzel bir belgesel. Kurgu hiç karmaşık değildi. Greta’nın yapmak istediği her şeyi anlatıyor. Greta tam bir kadın. Cesur, dik duruyor. İklim kriziyle ilgili grevleri başlatan birinin Greta gibi bir kız olmasından çok gurur duydum. Türkiye’de de keşke biz başlatsaydık. Greta’yı tek kelimeyle tanımlamak istesem umut ve mutluluk derim. Ailesini bırakıp gitmesi çok büyük bir cesaret. Ailemin de bana çok desteği var.”

Genç iklim aktivistlerinin seslerine kulak verirsek:

Karar alıcılar ve liderler, onlar neden “keşke” dememek için çabalamıyor?

Bilim bize olacak senaryoları söylüyordu fakat biz dinlemedik. Gereken adımları atmadık.

Bu böyle olmayabilirdi. Fakat şanslıyız ki bilim bize çözümleri de sunuyor. Elimizde zamanımız çözümleri uygulayabilme potansiyelimiz de var.

Gençlerin karar alıcılardan talepleri var. Bilimin dinlenmesini, hâlâ zamanımız ve çözümlerimiz varken gerekenlerin yapılmasını istiyorlar.

Türkiye’de ve dünyada gelecek için, iklim adaleti için, şimdi boş vaatler değil somut adımlar görmek istiyoruz.